Translate

31 Ocak 2012 Salı

Sevgililer günü ....


Bugün butiğimizde hummalı bir çalışma vardı. Malum sevgililer günü. Bu vesile ile sevgiyi yansıtan yaptığımız yeni vitrinimiz. Birden aklıma Aziz Valentine geldi. Sevgiye sahip çıkmak uğruna hayatından olmuş.
Bilindiği gibi bu gelenek eski Roma İmparatorluğunda, 15 Şubat'taki Lupercalia bayramının arifesinde yapılan ve gençlerin çekilişle eşlerini buldukları günmüş. Aşkları bayram süresince devam ederse evliliğe kadar gidermiş. Bir nevi çöp çatan günü diyebiliriz...İmparator 2.Claudius başa geçince savaşacak erkek istediği için bu geleneği kaldırmış. Ama bizim Aziz Valentine sümen altından isteyenleri evlendiriyormuş. Tabi bu duyulduğunda sopa ile dövüle dövüle öldürülmüş. Bu olaydan çok etkilenen halk 14 Şubat'ı anma günü kabul etmiş ve günümüze kadar gelmiş.
Şimdiki bazı aklı evveller, yok Kapitalist sistemin dayatması,yok tüketim çılgınlığı gibi şeyler söyleyerek kafa ütülüyorlar. Ekonomiye yansıttığı katma değeri,yapay da olsa piyasaların biraz hareket kazandığını bir tarafa bırakırsak, sevgimizi ifade etmenin ne gibi bir sakıncası olur. Sevgisini ifade edemeyen bir sürü insan bu çoşkuyla dile getirebilir. En azından bu vesile ile ne alacağını, ne yapacağını düşünmesi bile sevgisine emek verdiğini gösterir. Aşkın ufak tefek jestlerle beslenmesi ilişkiyi canlı tutar. Sevgi çaba ister,sevgi emek ister. Sevgimizi ifade etmekten kaçınmayalım ve sahip çıkalım.

30 Ocak 2012 Pazartesi

Kararsızlık...






Akşam üstü 16:00 sularıydı.İçeri son derece kararsız olduğunu bildiğimiz bir  müşteri girdi. Bu kişi 22 senedir bize gelmeyi ihmal etmeyen ama hiçbirşey almayan biri. Takdir edersiniz ki; böylesi zor bir insanla uğraşmak hiç kolay değil.
İzmir'de bir düğün kokteyline katılacağını, şık bir kıyafet istediğini söyledi. Bu arada sabahtan beri de 6 tane alşveriş merkezinden hiçbirşey bulamadığını ve tek umudunun bizde olduğunu düşünmesi ve çok şükür bize de gelmiş olması. İlk önce bu sefer ne istediğini biliyor, belki işimiz daha kolay olabilir diye düşündüm. Ama ne mümkün ! Bir insan böylesi kararsız olursa onun için hayat çok zor.Ona kokteyl elbiselerini ve daha şık kıyafetleri gösterdik. Çünkü gideceği düğün bir lokalde idi. Bunların içinden yaklaşık 15 modeli deneyeceğini söyledi. Bu arada da spor mu yoksa uzun tuvalet tarzı mı bakayım diye de düşünmüyor değildi.
Anlayacağınız kafası karma karışık bir de sabahtan beri de baktığı ve denediği yüzlerce elbise. Kıyafetleri deniyor her birine yok kolu,yok boyu,yok yakası bir türlü teslim olamıyor. Saat 7:30 oldu o hala ne alacağına karar veremiyordu. Oysa 38-40 beden arasında bir vücuda sahipdi ve giydiklerinin % 80 iyi durmuştu. Ama o hala git gel akıllıydı. En sonunda bu akşam düşüneceğini ve daha sonra geleceğini söyledi.Kabus gibiydi. Tamam, bu bizim işimiz tabi. Ama o hayatını inanılmaz zorlaştırıyordu. Bir düşünsenize, herhangi birşeyi almak için o mu,bu mu diye kafa patlatacaksınız ve bir türlü teslim olamayacaksınız.Bu tarz tiplere çok üzülüyorum. Bu konu için yardım alanlar bile oluyormuş. Eğer gerçekten faydasını görüyorlarsa onları kutlamak lazım. Çünkü bu her seferinde çekilecek bir çile değil.
Hayatta vereceğiniz  kararların size mutluluk getirmesi dileğiyle.


http://www.yildizbutik.com/

28 Ocak 2012 Cumartesi

Eurovision...

E

Dün gece geç vakit televizyonu zaplarken Star tv'deki Seyyal Taner'in o mükemmel enerjisine takıldım. Melek'in sabah programının tekrarıydı.Seyyal'in tüm seyircileri coşturması,inanılmaz performansı ve ayağındaki 5 karış topukla bunları yapması süperdi.Geçmişte Haldun Dormen'in "Sahneye panter indi" deyişini pekiştiriyordu.Sonra Eurovision'a katıldığı döneme ait  vtr gösterdi.
Evet ya neydi o günler? İlk Semiha Yankı ile başlayan Eurovision serüvenimizi hatırladım.Unutmam mümkün değildi.Çünkü o dönemde, ben ileride kocam olacak Yusuf'la yeni yeni flört etmeye başlamıştım.
Türkiye olarak, bir yıl dışında Euovision'a katılmak için gösterdiğimiz istikrar şaşırtıcıydı.
Çünkü ilk senelerde aldığımız sonuçlar çok kötüydü. Sebep ise yok siyasi,yok parçaların türkçe olması vs ama yılmadık,yorulmadık kahramanca savaştık ve Sertap Erener'in başarısını gördük. Birinciliği getirdiği gün tüm halkın çoşkusunu,sevincini hiç unutamıyorum. Sonra katılanların da 2.4.5. olmaları artık bu işi becerebildiğimizi gösteriyordu. Her ne kadar siyasi ve komşu puanları yine gündemdeyse de iyi birşeyler yapıldığında başarılı olunabileceğini görüyoruz. Sertap'a bize birinciliği yaşattığı için teşekkürler. Bu sene TRT'nin seçtiği Can Bonomu'yu çok sevdik,çok şeker bir çocuk. Pop rock tarzıyla,biraz da Sadri Alışık'ı anımsatan görünüşü ,gülüşü, samimi duruşu bütünüyle bizden biri olması onu ilk anda sevmemizi sağlamıştı. Bize verdiği bu pozitif enerjiyi inşallah yurt dışındakilere de verir. Ona şimdiden başarılar...

27 Ocak 2012 Cuma

Koku...



Dışarda kar yağıyor.İçerde arkadaşımla kahvelerimizi yudumlarken içeriye donmuş vaziyette bir kadın girdi.Kalın kazak veya kalın tunik bir de eldiven var mı diye sordu ? Bizim Elif tabi yardımcı olalım dedi.Kazak ve tuniklerin 5,6 tanesini denemek üzere kabine girdi.Bu arada arkadaşımın gözü bir elbiseye takıldı.Bunu bir deneyeyim dedi.İçerdeki kadın dışarı çıktı.Üç kazak ve bir eldiveni almak üzere kasaya yöneldi.Ödeme yaparken arkadaşım soyunma odasının kapısını açmasıyla kapatması bir oldu.İlk önce bir anlam veremedim.Bayan gittikten sonra soyunma odasına bir de ben bakim dedim ki ! allahım bu ne koku.Terle pastırma kokusu karışımı.Almadığı kazakları hemen kabinden çıkardım,çünkü kumaş üzerine sinen kokuyu gidermek daha zordur.Kapılar,camlar açıldı bu soğukta oda spreyleri sıkıldı.Bu arada ben söyleniyordum tabi.İnsan bir  yıkanmazmı,bir temizlenmez mi,böylesi kokar mı, hadi yıkanmadın şöle bir koltuk altını sabunlamaz mı, bir arkadaşıdamı yoktu onu uyaran ?.Sonra birden geçen akşam Okan Bayülgen'deki koku programı aklıma geldi.Ordaki profesörlerden biri koku almama duygusunun insan hayatında ki önemini,hatta koku almayan birisinin tat da almadığını söylüyordu.Bu kadınla bağdaştırdığımla üzüleyim mi,kızayım mı bilemedim ?.Günümüzde bu kadar çeşitli temizlik ürünleri varken,koku duygusunu kaybetmiş bile olsa hala böylesi kokmalarına anlam veremiyorum.Temizlik imandan gelir der atalarımız.

25 Ocak 2012 Çarşamba

Abartı...



Bugün hava puslu ve erkenden butiğe gitmem gerek. Evimin işime yakınlığı hayatımı çok kolaylaştırıyor.Butiğim bir arka sokakta ve yola koyuldum. Ne göreyim ! Karşıdan mabet tarzında gelen bir bayan.Vamp sarı saçları,mini eteği,bolca makyajı,yüksek ökçeli ayakkabısı ile Playboya kapak olacak gibiydi.Sabahın 8 buçuğunda gözlerimi alamıyordum. O çalıştığı bankaya girdi. Ben de dükkana gelene kadar bu kadının bu hale gelmek için sabahın kaçında kalktığını düşündüm. Butiğimiz kurumsal şirketlerin, bankaların fazlasıyla olduğu bir bölgede. Genel olarak herkesin giyim tarzı da çalışma hayatlarına uygun. Kıyafetlerimizi konumumuza,yaşımıza ve gideceğimiz yere göre ayarlamamız lazım. Kurumsal hayatın getirdiği zorunlulukları da unutmamamız lazım. Tabi ki saçımız,başımız,ellerimiz bakımlı,kıyafetlerimiz temiz ve birbirine uyumlu olmalıdır. Siz siz olun blog konusu olmak istemiyorsanız kıyafetlerinizi gideceğiniz yere göre ayarlamayı ihmal etmeyin. Eğer beceremiyorsanız destek alın. İyi seçimler...

24 Ocak 2012 Salı

İnsanın Donanımı...


Çok şükür Megan Fox dün ülkemizi terk etti.Onun hakkında yapılan eleştiriler de son buldu umarım.Kadının yok dizleri,yok  boyu,yok  aynı kıyafetleri giymesi yazıldı,çizildi.
Evet dizleri güzel değildi ama boyuyla,güzelliğiyle,duruşuyla dünya çapında foto model olmayı başarmıştı.Saçtığı aurası tüm görüntüsüyle bana göre mükemmeldi.25 yaşında olup da  bu camiyanın içinde 7 senedir evliliğini yürütmesi de kendi adına bir artıydı.Gelelim hep aynı kıyafetleri giymesine.Ee yolu Yıldız Butik'ten geçmedi tabi.Yoksa sevabına bir iki kıyafet verirdik :)
Ya kadın iş için gelmiş.Bu kadar da ilginin olacağını kasaba zannettiği İstanbul'da tahmin edemezdi.İşte benim takıldığım konu da bu.Biz kalkınmakta olan ülke vatandaşları yurt dışına her ne amaçla çıkarsak çıkalım o ülke hakkında biraz bilgi edinmeye çalışırız.Ama onlar Amerikalı olduğu için kendi ülkesinin dışındakiler onları ilgilendirmiyor herhalde.
Daha evvel arkeoleji okuduğu için bir Şanlıurfayı bilirmiş İstanbul da kasaba...
Acaba hangi kasabanın endüstrisi ona bu parayı verecek kadar büyük olur.Sen dünya modeli olucaksın gideceğin yerin konumunu,özelliklerini öğrenmek için internete girmek zahmetinde bulunmayacaksın.Tüm bilgilere bu kadar  kolay ulaştığımız çağımızda hala bu camiyadaki insanların tın tın olması düşündürücü ?
Seyfi Dursunoğlu ile(Namı Diyar Huysuz Virjin)çektiği reklam filminden sonra onun donanımından öğrendiği çok şey olmuştur umarım...

23 Ocak 2012 Pazartesi

Estetik...





Dün haberler de organ bağışı yapan Ahmet Kaya'nın yüzünün, Uğur Acar'a nakil edileceği söyleniyordu. İnşallah iyi bir şekilde adapte olur.Biz de acil şifalar  diliyoruz...
Ben bu konunun başka yönüyle ilgileniyorum.
Bazı insanların (bilhassa kadınlar) zamanla yüzlerinde beğenmedikleri yerlerini değiştirdiklerinde bile onlara alışmamız zaman alıyor.Sanki başka biriymiş gibi algılamamız, kendi sesini başkasına kiraya vermiş gibi geliyor. Bütünüyle başka birisinin yüzünü almak nasıl bir duygudur bilinmez ? Belki de yeniden doğmak gibi birşey !
Vücudunuzda değişiklikler yapmak(karın gerdirme,göğüs yaptırma veya protezler) daha iyi görünmek içindir kuşkusuz. Ama yüzde yapılacak olan değişiklikler çok önemlidir. Yaptığınız mimikler, bakışlarınız, gülüşünüz var olan yüzünüzle kişiliğinizi yansıtır. Onun için yüzde yapılacak değişikliklerin  doğallığınızı  bozmaması lazım. Son zamanlarda genelde kadınlarımız prototip şekilde orda burda boy gösteriyor. Kalkmış kaşlar, şaşkın bakışlar, balon dudaklar, botokslar, dolgular.
1 km öteden belli oluyor, güzel mi ...?
Orta yaş kadınlar kendilerini daha genç göstermek adına yaptırdıkları aşırı müdahelelerle gülünç duruma düşüyorlar.
Tabi ki yüzümüzde, vücudumuzda  mutlu olmadığımız yerleri ufak tefek müdahalelerle düzelttirerek kendimizi daha mutlu hissedebilirz. Yalnız bilhassa yüzde çok aşırıya kaçmamak lazım. Doğal olan herşey çok daha güzeldir. Her yaş kendi içindeki şartlarını getirir. Önemli olan bunu kabullenerek var olmak ...
Yapacağınız değişikliklerin başarılı olup  sizi mutlu etmesi dileğiyle :)

21 Ocak 2012 Cumartesi

Dedikodu :)




Cumartesi en neşeli günümüz :)Semt butiği olmamızın faydaları. Tatil günü olduğu için laklaka gelenler, akşam gideceği yer için kıyafetini  ayarlamak isteyenler, yeni gelen ürünleri merak edenler, dolayısıyla hareketli günümüzdür. Tabi her kafadan bir ses.
Ben yaşamın bu halini seviyorum herhalde.İnsanlarla birşeyler paylaşmak onların dertlerini,sevinçlerini dinlemek birazcık da dedikodu tabi :)Dedikodunun insanın ruhunu besleyen bir duygu olduğunu savunurlar.Doğruda olabilir.Yoksa bütün dünyada bu kadar magazinsel olaylara bu kadar ilgi olmazdı. Bir başkasının özel hayatı için getirilen yorumlar, kendilerince doğruyu bulmalar, hemen kendini onların  yerine koymalar(ben asla böyle birşey yapmazdım diyenler). Peki sen nerden biliyorsun kardeşim onun hayatını... ?
Sen hiç onun hayatını yaşadın mı ? Bilemezsin olayların nasıl cereyan  ettiğini, neler yaşandığını. Zararsız  dedikodu yapmak güzel ama, insanları yargılamak biraz insafsızlık gibi geliyor bana.

20 Ocak 2012 Cuma

Piton...


Bugünlerde  piton çantalar popüleritesini fazlaca kazandı.70'lerin vazgeçilmeyenleri olan, ayakkabısı ile takım yapılan yılan derisi çantalar o dönemin olmazsa olmazlarıydı. Ortalık, herkesin elinde yurt dışından gelen yılan deri parçalarıyla takım  yaptırılan ayakkabılar ve çantalardan geçilmiyordu.
Şimdilerde ayakkabısı ile çantanın takım olması out olduğu için genel olarak çantalarda görüyoruz pitonu. Bir de Bottega'nın sattığı 45.000 dolarlık yılan çantadan sonra en çok beğenilenlerin arasına girdi.
Yanlış duymadınız ! Bu markanın 45.000 dolara sattığı çantaları en çok Ruslar,Türkler,Araplar ve Japonlar alıyormuş. Bilindiği gibi Japonların markaya karşı inanılmaz tutkuları vardır. Fransadaki ve İtalyadaki ünlü markaların mağazalarındaki  sonsuz kuyruklarda genelde Japonları görürsünüz. Ancak şimdilerde onları Ruslar,Türkler,Araplar geçmiş durumdaymış.
Japonya'nın Gayri Safi Milli Hasılası yüksek. Onu anladık da...
Rus'ların ve Türkler'in Gayri Safi Milli Hasılası ne zaman bu kadar yükseldi onu anlayamadık.
Yılan derisi her dönemde pahalı bir üründür. Bunların da gerçekten tutkunları çoktur. Tıpkı leopar derisini sevenler gibi. İkisi de dişiliği ve vamplığı simgeler. Bu konuda kadınlar ikiye ayrılır;
1.Bunlara inanılmaz tutkun olanlar.
2.Bunlardan hiç mi hiç hoşlanmayanlar.
İşte biz buna kişinin tarzı diyoruz.Herkes de kendi tarzıyla var olacaktır kuşkusuz...

19 Ocak 2012 Perşembe

Trendy...




                               Burberry Prorsum


                                              
Louis Vuitton
Sivri ve cap-toe


Dünkü yazımın devamı olarak bu soğuk günde yaz modasından bahsedeceğim. Moda sokağa indiğinde (sokak modası) insanların rahat ettikleri ve  kusurlarını kapatan modellerin daha çok tuttuğunu görüyoruz. Bir hatırlayalayalım. Bir ara bir füzo modası vardı ki bitmek bilmemişti. Nedeni,  rahat olmasının yanında bir de kusur kapatıcı olmasıydı. Zayıf,şişman,genç,yaşlı herkesin giydiği bir kıyafetti. Geçen senelerde de şalvarlar ve şalvar tarzı pantolon ve elbiseler çok kullanılıyordu.
Kısacası modanın içindeki çok tutulan tarzların ömürlerinin  uzunluğu daha olasıdır. Şimdilerde çok moda olan platformlu ayakkabılar gibi. Onlar hem boyu uzatıyor, hem platformdan dolayı ayağın daha rahat olmasını sağlıyor. Her ne kadar bu sene Louis Vuitton, Marc Jacobs, Prada gibi markalar sivri burunlu,ince topuklu ayakkabılara yer verse de diğerleri kadar rahat olmadığı için popüler olması zor. Onun içindir ki diğer markalara Bottega, Burberry, Balenciega, Chloe gibi markalar yeni yaz  ayakkabı modellerinde yuvarlak burunlu  ve platformlulara yer verdiler. Bence bunların kabul görmesi daha olasıdır. Sivri burunlu,ince topuklu ayakkabılar çok zarif olabilir, ancak rahatlığı tartışılır. Belki çok abiye tarzlarda  kullanılabilir. Bunun dışında yine düz babetler,açık sandaletler gündemin içinde. Giyim kuşama gelirsek fırça desenli elbiseler,çizgili motifler ön planda. Tulumlar,şortlar ve bilhassa uzun etek ve elbiseler çok moda.
Bu yazın en moda rengi sarının ne kadar tutacağı şüpheli. Çünkü sarı genelde Türk halkının çok sevdiği bir renk değildir. Tabi sokağa indiğinde etkisini göreceğiz. Böylelikle anlaşıldığı gibi trendy olmak modanın içinden seçtiklerimizle mümkündür. 

              BCBG Max Azria Yaz 2012 Runway Koleksiyonu

               

18 Ocak 2012 Çarşamba

Yenilikler...




Dışardaki kar kalıntıları, kaldırımdaki buzlanmalar, havanın soğukluğu hiçbirşey zamanın akışına engel değil. Şimdilerde yapılan yaz expozisyonları, yeni yazlık ürünlerin üretilmesi, modellerin seçilmesi, onları hayata geçiricek kalıp ve bedenlerin uygulanması ve buna benzer bir sürü iş.
Yeni oluşumlar insanları heycanlandırır. Onları hayata geçirmek, yeniye adapte olmak, çelişkiler, kararsızlıklar da cabası. Yalnız  bunların bitiminde de yaşanan haz bir başka...
İçimize sindirerek  ürettiğimiz her ne olursa olsun kendimizden bir parça sanki. Bir de başkalarının tarafından beğenilirse değmeyin keyfimize. Doğruyu bulmanın coşkusuyla hazırlanan yaz koleksiyonumuzdan renkleri paylaşmak istiyorum.
Sarının tüm tonları, kırmızı ve kırmızının pembeye bakan tonları, saks renginin tonları bu yazın vazgeçilmez renklerinden olacak gibi görünüyor. Tabi siyah ve beyazı da unutmamak lazım.Yaz modellerini ise sizinle başka birgün paylaşacağım.Renkli kalın...

17 Ocak 2012 Salı

ÖZGÜVEN...





Bugün hava koşullarından dolayı işine gelmek için zorlanan, bir sürü insan yollarda perişan oldu. Havanın azizliği...
Biz  yakın oturduğumuz için sorun yoktu. Derken içeri giren bir bayan...Genelde bize gelenleri tanırız ama bu giren bayanı tanımıyorduk. 40-45 yaşlarında, uzun boylu, 44-46 beden civarındaydı. Elbise ve tuniklere bakmak istediğini söyledi. Beğendiği şeyler çok netti ve bir kaçını denemeye başladı. Giydiği herşey üstünde çok iyi duruyordu. Birini çıkartıp, öbürünü denerken dikkatimi çekti. Bu kadın zayıf değildi. Hani herkez ideal beden 36-38 olduğunu söylüyor ya, bu bayan bütün kuralları bozuyordu. Ama kabinden çıktığında biraz üstünü, başını düzeltiyor. Dik duruşu, kararlı tavrı, boyun hizasında saçları, hafif kemerli burnu, az tebessümlü haliyle giydiği herşeyle çok  iyi görünüyordu.
Neydi onu kusursuz yapan şey ? Ne istediğini, ona beş aşağı beş yukarı neler  yakışacağını bilmesi , kararsızlıktan uzak hali, bence özgüveniydi...
O da vücut diline çok iyi yansıyordu. Pozitif haliyle yaptığı alışveriş onun daha iyi görünmesini sağlıyordu. Bu bayan ne çok genç, ne 36-38 beden, ne de çok güzeldi ama hal ve hareketleri, tavrı ile duruşu ile çok kusursuzdu. Bize, satış yapmanın  verdiği hazzın dışında, yansıttığı enerjisini size anlatamam. Demek ki herzaman ideal ölçülerde babyface olmadan hoş ve kusursuz görünmek mümkün. Yeter ki içimizdeki özgüveni dışarı yansıtmayı bilelim.

16 Ocak 2012 Pazartesi

Hediye...


 Merhabalar...

Yeni bir hafta ve yine yapılması gereken işlerin listeleri. Bugün çok yakın bir arkadaşımın doğum günü. İlk önce onu kutlayacağım sonra da hediyesini seçeceğim. Eski ve çok sevdiğim bir arkadaşım olduğu için onun tarzını ve nelerden hoşlandığını çok iyi biliyorum. Tabi bu işimi çok kolaylaştırıyor. Ama bazen çok tanımadığım ve samimi olmadığım birisine hediye almak beni çok yoruyor. İşte ozaman alacağım kişiyi gözümün önüne getiriyor, hal ve hareketlerini,üzerinde daha önce gördüğüm kıyafetlerini, konumunu, yaşını düşünüp seçimimi öyle yapmaya ve bunun yanında da hediye değişim kartını unutmamaya çalışıyorum. Hediye almak, vermek kadar çok güzel bir duygu. İçinde sevgiyi, vefayı, paylaşımı barındırır.
Eğer çok fazla bütçeniz yoksa sizin el emeğiyle yapacağınız bir ürün çok makbule geçer, bu onu düşündüğünüzü gösterir. Göz nuru el emeğiyle yapılan herşey karşınızdakini çok onurlandırır.
Bol hediyeli günler...

14 Ocak 2012 Cumartesi

2012'de Elektrik Kesintisi







Moden dünyamızdaki teknoloji manyaklarının bugün tüm Marmaradaki elektrik kesintisinde nasıl çıldırdıklarını düşünmek bile istemiyorum.

Ben de size iki saat içinde butiğimizde yaşadıklarımızı anlatayım.

Elektrik yok, kapkaranlık, sadece kapıdan giren gün ışığı...
Ve o arada, akşam partiye gitmek için ayakkabı, çorap bakan mı istersiniz, düğüne gitmek için gece kıyafeti mi, yurt dışı tatiline gitmek için kalın kazak mı...Tabi karanlıkta birbirine çarpanlar da cabası. Şaka gibiydi...

İstenilen ürünlerin numara ve bedenlerini zor bela buluyor, o kör karanlıkta kapıya götürüp, gün ışığında görmeye çalışıyorduk. Dışarıda kar yağarken, cereyan olmadığı için soğuyan bir dükkan ve hepimizin tahammülsüzlüğü...

Birden eski zamanlardaki insanların nasıl yaşadıklarını sorgular oldum. Nereden nereye...

İşte teknolojinin hayatımızdaki vazgeçilmez yeri... Gel de Edison'a minnet duyma...

13 Ocak 2012 Cuma

Alışveriş Trendleri



Günümüzün son alışveriş trendleri, sanal sitelerinden yapılan on-line alışverişler. 
Evimizde, sıcak koltuğumuzda bir tık'la ulaştığımız binlerce ürün ve bunları kıyaslama olasılığı. 
Bunların bazıları fırsat siteleri. Markaların on paraya satıldığı ürünler. Bunlar genel olarak eski veya elde kalmış ürünlerdir. Bazıları da sırf o siteler için üretilmişlerdir. Kaliteleri düşük kumaşlardan veya  malzemelerden yapılmıştır. Bu ürünlerin birçoğu kendi mağazalarında bile yoktur. 

Bir giysiyi yeni üreteceksiniz, bunun için design, kalıp, stilist hizmetleri alacaksınız sonra da zararına satacaksınız.  Eşyanın tabiatına aykırı...

Geçen gün kızımın bu sitelerin birinden aldığı ayakkabı küçük gelmiş. Faturasını kaybettiği için de değiştirememiş. Butiğimizde satmamız için benden rica etti. Ayakkabıyı gördüğümde hayal kırıklığına uğradım. Burnu sivri, dört beş sene evvelki topuklar...tamamiyle demode idi. İyi bir markanın ayakkabısıydı fakat güncel değildi.
Tabi isteyen istediği ürünü alabilir. Ancak ne aldığımızı, neye para verdiğimizi bilirsek hayal kırıklığına uğramayız. Unutmamamız gereken ise, ne verirsek onu alırız ve de hiç birimiz ucuz alacak kadar zengin değiliz.İyi seçimler iyi alışverişler.   http://yildizbutik.com/

12 Ocak 2012 Perşembe

Moda Olgusu...









Moda değişken bir bir olgu…
Var olmanın içinde yatan bir dürtüdür belki de.
Şöyle bir düşünün… Bir kaç sene önce çok beğenerek aldığınız bir giysiyi sonradan  hiç beğenmez oluyorsunuz. O elbiseyi severek alan da sizsiniz, şimdi beğenmeyen de sizsiniz. Neden mi ? Çünkü değişimin içindesiniz. O senenin çizgilerini ve tarzlarını  konuşmamız bile o güne göre değişiyor. Değişim tabi ki  güzel, ancak moda olan herşeyi alıp giymek değildir. Elbette içinde  günün çizgilerini barındırırken size yakışanı seçmektir.
Kısacası hem siz o giysinin içinde  şık ve zarif duracaksınız, hem o yılın çizgilerini taşıyacaksınız. Çünkü değişim insanların ufkunu açan ve daha ileriye götüren bir dürtüdür.

11 Ocak 2012 Çarşamba

son moda tulumlar

İyi ve Düzgün Giyinmek

Çağdaş kadınlar yorucu iş tempolarına rağmen, düzgün görünmeyi göz ardı etmemelidirler. Saatlerce gardrob'un karşısına geçip ne giyeceğine karar vermek yerine, daha önceden planlanmış giysileri giymek işlerini kolaylaştırır.

Alelacele seçilmişleri giymek, çoğunlukla fiyasko ile sonuçlanır.

İyi giyinmek doğru alışverişten geçer. Eğer herşeyi birbiri ile uyumlu alırsanız, hayatınızı kolaylaştırırsınız.
Kıyafetlerinizi geceden hazırlayıp, takacağınız aksesuarları ve giyeceğiniz ayakkabıları kombinlerseniz, sabah kahvaltınıza hatta makyajınıza daha çok vakit kalır.

Önceden ve doğru seçilmiş kıyafetlerin verdiği özgüvenle güne başlamak ayrı bir haz olsa gerek.

Ben, çanta değiştirme özürlülerinden olduğum için, kıyafetlerimi haftalık hazırlayanlardanım.
Pazar günleri, Digitürk'ten haftalık hava rapouna bakar, kıyafetlerimi ona göre seçerim. Sonra takacağım aksesuarlarımı, ayakkabılarımı hazırlarım.
Daha sonra, uzun süre giymediklerimi elden geçirir, içlerinden giymeyeceklerimi vermek üzere ayırır, giyeceklerimi ve abiye kıyafetlerimi dolabın kör bir noktasına yerleştirdikten sonra salona geçer ve keyifle kahvemi içerim.

İyi giyinmek, çok alışveriş yapmakla değil, aldığınız ürünleri doğru kombinlemekle olur.

10 Ocak 2012 Salı

Kış Geldi Soğuklar Başladı...








Kış kendini hissettirmeye başladı. Medyadaki haberler bunu daha çok büyütüyorlar. Dün gece A kanalındaki  haber   spikerinin  görüntüsü çok komikti. Tüm Türkiye’deki kar manzaralarını gösterirken ,havanın daha da soğuyacağını söylerken kendi beyaz kolsuz bluzla ürperticiydi. Sanki başka bir gezegenden haber sunuyor gibiydi. Bugünler herkes kat kat giyinirken palto, çizme, bot  satışları patlarken bu görüntü absürttü. Şuanda palto,  kaban almak akılcı bir iş tabi ki.  Çünkü % 50 ye varan indirimlerle yüksek fiyatlı ürünleri almak okazyondur. Yalnız alırken dikkat edilecek hususları göz ardı etmemek lazım. Dış giyim olduğu için kaliteli olan palto ve kabanları seçmek lazım. Günlük düşünülüyorsa kapişonlu   olanlar tercih edilebilir. Kaşmirler vazgeçilmezdir. Son zamanlarda  moda olan kürklü çizmeler, uzun çizmeler paltoların tamamlayacısıdır. Deri olanlar herzaman tercih edilendir.  İyi alışverişler.
Her insan kendine yakışanı yapar çünkü,  kalite asla tesadüf değildir. Hoşçakalın J




9 Ocak 2012 Pazartesi

Aksesuarlarımız...






Genelde hepimiz  Pazartesi sendromunu yaşarız. İşe  gitmek, ne yapacağımızı planlamak, ne giyeceğimizi düşünmek gibi ama yine de  güne başlarız. Bende bu sabah giyindim, aksesuarlarımı takmaya başladığımda geçen gece  Okan Bayülgen’in   programında Ece Gürsel’in
taktığı kolye aklıma geldi. Kolyeden ziyade üstü pullu bebeklerin mama  önlüğü gibiydi. Bu kadar anlamsız ve kötü olabilirdi. Takılarımız hayatımızın vazgeçilmezleridir, elbette ancak onlar giysilerimizi konuşturmalıdırlar. Değişik aksesuarlar kullanarak aynı giysiden farklı tarzlar yaratabiliriz. Tabi onları seçerken dikkat etmemiz gereken hususlar vardır. Şöyle ki, eğer giyside geometrik şekiller , köşeli çizgiler var ise yuvarlak formda  aksesuar kullanılmaz .Kullanılacak aksesuarın köşeli veya çizgili olması  gerekir. Renk konusunda da giysimizde mevcut renklerden birini tercih etmeliyiz.  Düz renk  giysilerle kontrast renkler kullanılır, motif olarak dilediğimiz herhangi bir motifi kullanmakta özgürüz. Genelde  ayakkabı ve çantamızın renklerinde aksesuar kullanabilirsek  kıyafetlerimiz çok daha iyi tamamlanmış olacaktır.
 Çok büyük küpeler kullandığımızda kolye takmamamız gerekir .Tam tersi çok büyük kolye taktığımızda da küpeden tamamen vazgeçmeli, illa gerekiyorsa çok küçük taş küpe takılmalıdır.
 Bu sene moda olan büyük yüzükler işaret parmağı veya orta parmağa takılmalıdır, bu tür yüzükler kullanıldığında aynı ele başka yüzük takılmamalıdır. Yine çok moda olan deri bilekliklerle kıyafetinizi tamamlayabilirsiniz.
 Tamamlayıcı bir diğer unsurda bu yılın en trend  aksesuarı fular tabi. Üzerinde kürkler, danteller bulunan ayrıca kolye tarzında dizayn   edilmiş fularlarla da kıyafetlerinizi çok iyi  kombinleyebilirsiniz.
                                             
                                          Bu günlük bu kadar .Bol aksesuarlı günler.







 



7 Ocak 2012 Cumartesi

Butiğimiz..




                           
                                                              Duvar Resimlerimiz




Şirin butiğimizden merhaba :)
Bugün biraz butiğimizden bahsetmek istiyorum.Bilindiği gibi uzun soluklu bir işi devam ettirmek,bir ekip ister.
İlk önce eşim Yusuf’dan bahsetmek istiyorum.Kendisi muhasebe,banka(gidip gelmeyi çok sever J),dış işler sorumlusudur.Butiğimizde bayan sayısı 3 kişiyi geçtiğinde arazi olmayı becerebilen insandır. J
Sonrada asistanım olan Elif.Onun görevi ise  tüm bilgisayar  işleri ve dükkan düzenlenmesi.Aaaa !  birdee öbür Elif’imiz var.Onun da hakkını yememek lazım,o ürünlerimizin konu mankenidir.Tüm ürünleri ona giydirir, çekimlerimizi yaparız.O dükkana geldiğinde selvi boyu ve iyi görüntüsüyle çok ihtişamlıydı.Birde gözlerine bakınca aynı bizim asistan Elif’in gözlerini görüyorduk sanki.Bu yüzden onun ismini de  Elif koyduk.O kabinimizin bir köşesinde durur,ne su ister,ne yemek.O güzel gözleri ile sabit bakar.Oysa bizim asistan Elif’in gözleri fıldır fıldırdır gözünden hiçbişey kaçmaz.Bizim butiğin halide böyledir işte.Bugün cumartesi olduğu için simit,pasta,çörek getirenler birazdan damlarlar.Onun için bu günlük bu kadar,pazartesi görüşmek üzere iyi bakın kendinize. J


6 Ocak 2012 Cuma

Vefa...





Bloğumda birinci günüm, çok heyecanlıyım. Yukarıdaki kısa video  şimdiki dükkanımızın 1991 tarihindeki açılışı. O dönemin trendleri mağazaların sokak defileleri idi. Biz de bu duruma ayak uydururken, televizyonda TRT 1’den sonra ilk özel kanal STAR’da haber olduk. Bizim için çok sevindiriciydi. Videoda gördüğünüz mankenlerin şimdi boyunca çocukları var. Ha… beni sorarsanız ? çok kocaman oldum. Şu anda  56 yaşındayım ve yaşlanmaktan değil, yaşımın getirdiği donanımlardan çok mutluyum.
Geçenlerde 20 sene evvel  müşterimiz olan bir hanım elinde ufak bir buketle içeri girdi. İlk önce hatırlamadım ama sonra oradan girdi, buradan çıktı çok iyi tanıdığım biri olduğunu anımsadım. İnanılmaz duygulanmıştım, bu bir vefaydı. İşte semt butiği böyle bir şey. Zamanla  müşterilerimiz dostlarımız oldu tabi. Ayşe hanımın çocukları, Fatma hanımın kocası, buluşma noktası, rehabilitasyon merkezi, içilen kahveler ve ardından bakılan fallar(bir de çıkıyormuş sonuçlar J),sevinçlerle, üzüntülerle dop dolu geçen 31 sene!
Gayrettepeki ilk dükkanı açtığımızda Akmerkez bile yoktu. Oysa şimdi etrafımızda Cevahir, Profilo, Astoria, Kanyon, Metro City, Akmerkez var. Anlayacağınız kahraman bakkal süper markete karşı (Ferhan Şensoy Tiyatrosu) durumundayken bile sıradan bir mağaza olmak yerine, insanlarla daha yakın samimiyet kurmak için semt butiği olmayı tercih ettik.
İstikrarımızın en önemli unsurları, sattığımız ürün kalitesinden asla ödün vermemek, insanları ve işimizi çok sevmek.
Fazla yaşlanmadan ve  yaşadıklarımı unutmadan bu bloğu açmaya karar verdim. Amacım, zaman içinde sizlerle bir çok anımı paylaşmak ve modanın son trendlerini beraber takip etmek. Moda eğer değişime ayak uydurmak  ise, biz de o modaya uyarak butiğimizi sanal ortama taşıdık. Şu an ki çalışmalarımızın amacı, butiğimizin sıcaklığını  ve  samimiyet duygularını sanal ortamda sizlerle paylaşmak.


Vitrinimiz


                                            Yeni yılın ilk haftasında sizlerle birlikte.