Translate

31 Aralık 2012 Pazartesi

Umuttur Yeni Yıl


Bugün 31 Aralık senenin son günü. 2012 yılına nokta koyup 2013'ü karşıladığımız gün. Ve hepimiz yeni bir sayfa açıyoruz. Kendi defterimizdeki bu yeni sayfaya eski yılda gerçekleştiremediğimiz tüm arzuları ve isteklerimizi taşırız. Ve kısacası umutlarımızın yeşerdiği gündür bugün. Bazılarımız yeni senenin ne getireceğini öğrenmek için astrologların yeni yıl için yazdıkları yazıları takip eder. Ve kendilerine mutlak bir pay çıkartır. Bazılarımız kırmızı iç çamaşır ile bütün sene donanmayı bekler. Dükkanlarda narlar patlatırlır bolluk bereket getirsin diye, tatlılar yapılır tüm sene tatlı geçsin diye. Yeni bir giysiyle karşılarız yeni yılı. Ve herkesin birbirine iyi dilekler dilediği  gündür.. Bütün bunlar bazılaramıza hurafe gibi gelsede herkes kenarından, köşesinden bulaşır bu eylemlere. Barındırdığı sinerji  ve çok iyi niyetlerle yapılan bu temennilerin evrende yerini bulacağını umut ederiz. Hayatın da kendisi bu değilmidir ? Her daim değişen umutların sinsilesidir yaşamak. Yaşamamıza hayat veren, renk katan tüm bu beklentilerin yeni yılda gerçekleşmesi dileğiyle.
 
 
 
 
 

28 Aralık 2012 Cuma

BNG'deki Finalin Fiyaskosu


Dün gece Show Tv'de yayınlanan Bugün Ne Giysem programının finali tam bir fiyaskoydu. Hoş baştan beri tüm program yanlışlar sinsilesiydi ya. Doğru ve iyi giyinmenin öğretisinden çok jürinin kendi zevklerini ortaya koydukları bir platformdu. Yerli yersiz, yarışmacıları eleştirecekleri yerine kendi yaptıkları hataları fark etselerdi, moda adına  daha doğru bir iş çıkartırlardı. Cevahir Otel'de yapılan finalde halk aynı karmaşayla cevap vermiştir. Her yarışma kendi içinde şartlarını ve kategorilerini belirler. Oysa bu yarışmada bu olguların hiçbirisi yoktu. Halk tarafından 3. seçilen Ayşe Hanım 1. olmayı beklermiş. Tek türbanlı olma sıfatı onu bu beklentiye sokmuş. Kendi tabanından aldığı oylar 1. olmaya yetmedi. Yarışmanın amacı en iyi giyineni seçmek mi, yoksa taraf çatışmasımıydı anlayamadık. Tabi ki kapalı hanımlar için böyle bir yarışma yapılabilir ve en iyi giyinen de seçilebilir. Bir taraftan tesettür kıyafetleri, bir taraftan cesaretle sergilenen dekolte tuvaletler aynı kulvarda değerlendirelemez. İkinci seçilen Duygu Hanım'ın tüm yarışma boyunca taktığı maskeler ona bir gizemlik katıyordu. Ancak giydiği kıyafet son decere şık ve güzeldi. Ama jüri yine eleştiricek saçma sapan birşey bulunca moda duayeni Canan Yaka'nın son noktayı koyması herkese kapak oldu. Kusursuz olan Duygu Hanım'ın 2. olması çok şaşırtıcıydı.  80 yaşındaki Rana Hanım'ın  1. seçilmesi olayın karmaşıklığını daha çok vurguladı. Elbetteki Rana Hanım'ın bu medeni cesaretini  kutluyoruz. Ve de yaşına göre isabetli giyinmesini çok beğendik. Bence bu yarışmada hakkı onur ödülüydü. Ama baştan sona kavram karmaşası içinde olan bu prorgamın sonucu da böyle olması hiç şaşırtıcı değil. Şimdi program yapımcılarını, sonra jürilerin aklını başına toplamaları gerekiyor. Bundan sonra yapılacak olan programların böylesi kavramlar içinde olmaması dileğiyle. İnsanları yalan yanlış şekilde oyalamayın.

 
 
 
 
 
 

27 Aralık 2012 Perşembe

Pırıltılar Önde


Yeni yıla sayılı günler kaldı. Herkeste bir alışveriş telaşı. Ya hediye, ya kırmızı iç çamaşırı, ya da yeni yılda giyeceği pırıltılı kıyafetler. Genelde çalışan kesimin sezon içinde yaptığı alışverişler iş hayatına uygun ürünlerle olur. Böylesi özel gecelerde ise kendini daha güzel ve ayrı hissetmeleri için bugüne özel kıyafetlere yönelirler. İşte bugünlerde payetli kıyafetler öne çıktı. En azından bir payetli bluz veya eşarp onların işini görür oldu. Şık otellere gidecek olanlar ise daha ağır kıyafetleri seçiyorlar. Sezonun dantellilerinden sonra payetlilerde çok revaçta. Günün anlam ve ehemmiyetine göre pırıltılı görünmek biz kadınların çok hoşlandığı bir tarz. Belki de üstümüz parladığında gelecek olan yeni yılın tüm nimetleri ilk bizi görmesi içindir kim bilir ? Öyle veya böyle kendimizi böylesi  özel gecelerde iyi hissetmemiz özgüvenimizi artırır. Herşeyimizle şık olduğumuzu bilmek bile bize mutluluk verir. Yeni yılda tum mutluluklar bizi bulsun.



26 Aralık 2012 Çarşamba

Uzun Çizmeler



Uzun çizmeler bu yılın vazgeçilmez trendlerinden biri. Sıkça sokak modasında karşımıza çıkıyor. Malum bu senenin en önemli çizgisi military modasının vazgeçilmezleri. Subayların giydikleri çizmelerden esinlenerek bu sezonda kendi tahtlarını kurdular. Diz altı, diz üstü,topuklusu, düzü ancak her bacağa uyması zor. Bilhassa büyük bedendeki hanımlar veya bacağı kalın olanlar bu modaya ayak uyduramıyorlar. Çizmeler eğer hakiki deriden yapılmışsa onları 2-3 cm genişletmek mümkün, yok suni deri ise onları genişletmek zor. Genişletmek işlemi sıcak bir makinada genleşerek yapılıyor. İşte sunilerin yırtılma riski çok fazla. Birde bu suni çizmeleri bütün gün bacakta tutmak sağlık adına sakıncalı. Hava almadıkları için bacak ve ayak terlemeleri romatizmaya yol açıyor. Elbetteki hakiki deri çizmenin maaliyeti yüksek. Ancak bile bile de sağlığımızın bozulmasına müsade etmeyelim. Bu sunileri çok kısa süreli giymeye bakalım. Havaların soğumasıylada uzun çizmelere talep fazlalaştı. Çünkü ayağımızı en çok ısıtan onlar. Atalarımız ne demiş 'Ayağını sıcak, başını serin tut'.

 
 

25 Aralık 2012 Salı

Milli Kıyafetleriyle Güzeller


2012 Kainat Güzeli yarışmasının etkileri hala sürüyor. 190 Ülke bu yarışmayı seyretti. Ve bu sene Kainatın en güzeli 20  yaşındaki  Amerika'lı Olivia Culpo seçildi. 89 Ülkenin katıldığı bu yarışmaya Çağıl Özge Özkul Türkiye'yi temsil etti. Ancak 16. olup 2. elemede yarışmaya veda etti. Bence hiç önemli değil, bizi orada temsil etmesi bile bir başarı. Yarışmayı seyrettğimde son elemeye kalanların arasında en güzelini seçmek gerçekten zor işti, çünkü hepsi çok güzeldi. Bu yarışmada beni en çok ilgilendiren konu kareografinin mükemmel olmasıydı. Birde her güzelin kendi milli kıyafetleriyle podyuma çıkmaları beni fazlasıyla duygulandırdı. Kendi ülkelerini temsil etmek ve tüm dünyaya tanıtmak adına yapılan bu gösteri kıyafet balosunu çağrıştırıyordu. Gerçekten her biri büyük bir özenle hazırlanmış kıyafetlerini çok iyi taşıyorlardı. Benim için bu yarışmanın en çekici yanı buydu. Elbette bu 89 güzelin biri birinciliğe layık görülecekti. Fakat tüm ülkelerin katılımlarıyla gerçekleşen bu mizansen tüm yarışmaya bedeldi.






24 Aralık 2012 Pazartesi

Noel




Bugün hafta başı Butik'teki haftanın raporunu yapmanın telaşı içindeyken, içeri geçmiş yaşına rağmen her haliyle eski İstanbul hanfendisine benzeyen bir hanım girdi. Torunlarına ve kızına hediye almak istediğini söyledi. Çünkü bugünün onlar için Doğuş Bayramı Noel olduğunu anlatınca hanımın Hristiyan olduğunu anladık. Hristiyan inancına göre 24 Aralık gece İsa Peygamber'in doğuşu olarak bilinir ve Noel olarak kutlanır. Noel Baba'nın mitolojik figürüde bundan kaynaklanır. Arife Günü 24 Aralık'ta başlayan bu Noel kutlamaları 25-26 Aralık günlerinide kapsar. Zaman içinde Hristiyan olmayan topluluklar Miladi takvimin son günü olan 31 Aralık'ta  yeni yılı karşılamak adına bu kutlamalar yaygınlaşır. Hristiyan inancına göre hakiki Noel bugündür ve onların dini bayramıdır. Bizimkisi ise, yeni yılı karşılamak ve hediye alışverişi etrafında yoğunlaşan birgündür. İster Hristiyan, ister diğerleri her  ne nedenle olursa olsun verdiği sinerji,piyasaların canlanması, herkesin birbirlerine iyi temennilerde bulunması toplumları ayakta tutan olgulardır. Yine de biz tüm Hristiyan aleminin bu Doğuş Bayram'ını kutlar, yeni yılın herkese sağlık ve mutluluk getirmesini dileriz.






21 Aralık 2012 Cuma

Maya Takviminde 21 Aralık


 
1 yıldır tüm medyada ve sanal ortamlarda maya takvimine göre 21 Aralık'ta kopacak kıyametin haberlerini okur olduk. Her ne kadar NASA bunu yalanladıysada bazıları pozitif bilim kuruluşu olan NASA'ya değilde Maya Takvimine inanır oldu. Mayaya göre kıyametin uğramayacağı iki noktadan birisi de İzmir'e bağlı Şirince Kasabası olduğu saptanmış. Birden Şirince'deki evlerin fiyatları artmış. Maya Takvimine inananaların bir çoğuda 20-22 Aralık günlerini Şirince'de geçirmek üzere planlamış. Oteller, pansiyonlar tüm hazırlıklarını tamamlamış, güvenlik arttırılmış.Belediyeler alarma geçmiş ve gelecek misafirleri en iyi şekilde ağırlamak üzere tüm  hazırlıklar yapılmış. Adından da anlaşılacağı gibi İzmir'in en sempatik kasabalarından biri. Bu kıyamet kopsada, kopmasada gidenlerin güzel bir tatil geçireceğinden eminim. En azından o yöreyi görme fırsatını yakalayacaklar. İki ihtimalli düşünürsek bu iki yerin dışında her tarafın yerle bir olacağını söylüyorlar. Diğer herkes öbür tarafa giderse ve her taraf yıkılırsa bu aklı eveller napar bu koca dünyada bilinmez. Her şekilde herkese gelen düğün bayram. Kaderden kaçınılmaz, iyi düşünelim ki iyi olsun. Bu yazıyı okuyorsanız kıyamet kopmamış demektir.

 
 
 
 
 

20 Aralık 2012 Perşembe

Hediye Krizi


                                             

Yine butikteyiz, yine gelen giden. Şirketlerde yıl sonunda yeni yıl için yapılan kura çekilişlerinden sonra hediye algmak için gelenler. Bugün bunlardan biri arkadaşına alacağı hediye de kararsız kalınca ayardım edeyim dedim. İlk önce fiyat aralığını ve arkadaşının bedenini sordum. Daha sonra uygun olanlara yönlendirdim. Ama ne mümkün. O hala ilk seçtiği bluza takılı kalmıştı. Bluz 36 beden arkadaşı 40 beden. Küçük geleceğini anlatmaya çalıştım. Ama kendisinin çok beğendiğini söyledi. Suratına baktım ne söyleceğimi bilemedim. Sonra 36 bedeni paket yaptık, değiştirme kartı koyduk aldı gitti. Arkadaşına olmayacağını bile bile hediyeyi aldı. Tabi bizim yapacak birşeyimiz yoktu. Hediye seçimleri kendi zevkimize göre değil, hediye alacağımız kişinin, beden ve statüsüne göre almalıyız.


 
 


18 Aralık 2012 Salı

İndirim Zamanı




Çok yorucu geçen bir haftanın ardından 15.12.2012 tarihi ile indirime girdik. Yılbaşı hazırlıkları, dekorlar sonra indirim hesapları, durdurak bilmeyen günler. Serbest piyasa ekonomisiyle baş aşağı değişen sistemlere ayak uydurmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Eskiden indirimler Şubat ayında başlar 1 ay içinde kalan mallar eritilirdi. Ve yapılan indirimlerde gerçekti. Oysa şimdilerde daha tam kış başlamazken başlayan indirimler ve kampanyalar. Ozamanda bunları sorgular oluyorum. Para kazanmak için yapılan bu eylemlerde bir sıkıntı sezer gibiyim. Ya ürünlerin fiyatlarını yukarı çekip aşağı indiriyorlar, ya da zarar ediyorlar ki (etmezler ). Her tüketici tüm ürünlerin ne kadara imal edilip, ne kadara satılması gerektiğini bilemez. Genelde o ne kadar indirim yapılmış ona bakar. Ama asıl olan malın kalitesine göre fiyat değerlendirmesi yapmak. Bir ürünü nereden alırsanız alın, paranızı hangi ürün kalitesine verdiğiniz önemli. Geçen gün alışveriş merkezlerindeki dükkanlarda yaptığım piyasa araştırmasında bütün bunlara sıkça rastladım. Hakiki deri çizmenin sezon fiyatı 480 TL'den 380 TL'ye düşmüştü. Oysa hakiki deri çizmenin fiyatı 300 ile 320 arasında olması lazım. Bunu iyi kalite kaşmir kabanlarda ve diğer ürünlerde de gördüm. İşte olay burada başlıyor. Kasımda yapılan kampanyalar indirimler gerçekliliğini yitiriyor. Elbetteki tüm dünyada yapılan yılbaşı indirimleri,satışları artırmanın yollarından biridir. Ancak insanlar kandırılmamalı. Öyleyse bizde kanmayalım gerçek indirimleri yakalayalım.


 
 

17 Aralık 2012 Pazartesi

Kainat Güzellik Yarışması



Las Wegas'ta 19 Aralık 2012'de yapılacak Dünya Güzellik Yarışmasının adayları belirlendi.89 ülkenin katılımlarıyla düzenlenecek bu yarışmayı NBC canlı yayınlayacak. Adayların hepsi birbirinden güzel olmakla birlikte kendi ülkelerinin özelliklerinide taşıyor. Aralarında en güzelini seçmek jürilerin işlerini zorlaştırıcağına benziyor. Ancak insanoğlunun bilhassa kadınların beğenilmek dürtülerinin ne kadar önemli olduğunu bu yarışmalarla daha çok anlıyoruz. Tarih boyunca yapılan bu yarışmalara katılımcıların amacı, güzelliklerini tescil etmek.Elbetteki güzel olmak heryerde 1-0 önde olmaktır. Oysa asıl olan uh güzelliğidir. Fiziki güzellikler zaman içinde azalır, ancak ruh güzelliği bakidir. Fakat ne yazık ki bunu belirleyecek yarışmalar yapılmıyor. Tüm güzelliklerin mutluluk sağlaması dileğiyle.



14 Aralık 2012 Cuma

İnstagram


Moda her zaman kıyafetlerde ve ayakkabılarda değil, tüm sosyal yaşamın her karesinde yer alır. Dinlediğimiz müziklerde, gezdiğimiz, yediğimiz yerlerde,haberleşmede kullandığımız televizyon ve telefonlarda yeni akımları görürüz. Son zamanların yeni trendleri de akıllı telefonlar. Ve bunlarda kullanılan İnstangram. İnstagram bu mobil cihazlarındaki fotoğraf paylaşım sitesidir.Paparazzi haberlerinde mankenlerin, artistlerin instagramda paylaştıkları resimlerden bahsetmeleri, bir anda bu akıllı telefonları kullananların arasında da bir moda yarattı. Ben yaştakilerin bu olaylara adapte olması biraz zaman alıyor, kuşkusuz. Facebook, Twitter bitti şimdi de bu başladı.Geçen gün Hürriyet gazetesindeki bir habere göre Hadise'nin instagramda paylaştığı dekolte resimlerin olay olduğunu yazıyor. Ve eleştirilere de karşı çıkıyor. Bence herhangi bir resim oraya koyulduğunda beğeniler kadar eleştirilerede açık olunması gerektiğini düşünüyorum. Eğer bunları hazmedemeyecekseniz oraya konulmaması gerektiğini savunanlardanım. Bakıyorumda insanın özeli gün geçtikçe ortalığa dökülüyor. Tabi ki benim yaşımdakilerin bütün bunları anlaması çok zor. Ama bugünlerde gençlerin en önemli trendy instagrama resim koymak. Haydi hayırlısı.

 
 
 

13 Aralık 2012 Perşembe

İnci Pastanesi



Gençlik yıllarımda  Büyük Ada'ya  yazlığa giderdik. Vapurdan çıkar çıkmaz ilk durak İnci Pastanesi'nde Profiterol veya Uludağ yemekti. Sonrada Maden de olan evin yolunu tutardım. 1985 yazıydı yine ben iskeleden çıkıp İnci Pastanesi'ne gittiğimde yerinde yeller esiyordu. Şaşırmıştım.Sorduğumda da Büyük Adada'ki İnci Pastanesi'nin bütünlük kapandığını öğrendim. Üzülmüştüm. Arkadaşlarımla yaşanmışlıklarımı yüzümün, gözümün çikolata sosuna büründüğünde, profiterolü yediğimde kendimi kaybettiğim anları, By Luca'nın sürekli kasa başında ki görüntüsünü, Musa abinin tüm gençlerle şakalaştığını, herkese hızlı servisini unutmam mümkün değildi. Ve benim gibi çikolata ve profiterol seven biri için sevimsiz bir eylemdi. Çünkü herkesin ortak noktası olan sohbetlerin, kahvelerin ve kahkahaların  bolca atıldığı bir mekanın kapanmasından kimse hoşnut değildi. O dönemde neyse ki Beyoğlunda şubesi var diye kendimizi teselli etmiştik. Her Beyoğlun'a gittiğimizde mutlaka İnci Pastanesi'ne uğrar, birşeyler yer hatır sorardık. Bir keresinde By Luca'nın öldüğünü öğrendik ve bizim Musa abinin işin başına geçip aynı geleneği sürdürdüğünü gördük. Dekor aynı,pastalar aynı diye seviniyordum.Burası da Avrupa'da gördüğümüz 200-300 yıllık mekanlara benzeyeceğini düşünürken, geçen gün  kapatılma kararını öğrendim. Ve neden bizim yerel yönetimlerin kültürümüze sahip çıkmadıklarını  sorgular oldum. Eskiden Beyoğlu dendiğinde Markiz Pastanesi, Emek Sineması, Dostlar Tiyatrosu ve bizim İnci Pastanesi olurdu. Sizce bu eski sembollerden hangisi kalmıştır? ''Kendi kültürlerine sahip çıkmayan uluslar, çağdaş medeniyetlere ulaşamazlar.''Mustafa Kemal Atatürk.

11 Aralık 2012 Salı

Kareli Gömleklerin Rahatlığı


Bu kışın modasında Military akımından esinlenmiş giysilere fazlaca rastlıyoruz. Maskülen çizgileri barındıran bu akımın en trendyleri kareli gömlekler başı çekiyor. Başka bir deyimle de bunlara oduncu gömleğide deniyor. Bunlar bir anda spor kıyafetlerin vazgeçilmezleri olu verdiler. Uzun, kısa modelleri  jean pantalon ve taytla kombinlendiğinde çok şık oluyor. Rahatlığına düşkünler için çok ideal bir kıyafet. Genelde gençlerin tercihi olsa da herkesimdeki insanın ilgisini çekiyor. Hafta sonunu rahat geçirmek isteyenlerin tercihi oluyor. Çok rahat ve spor trendler moda olduğunda uzun ömürlü olması kolay ve rahat kullanılabilirliği ile doğru orantılıdır. Hala sizin bir kareli gömleğiniz yok mu ?



10 Aralık 2012 Pazartesi

Atıl Kutoğlu



Avrupa'da bir Türk modacısının ödül alması, bizi fazlasıyla mutlu etti.Ve büyük bir ilgi ile medyada çıkan habeleri takip ettik. Geçen hafta Atıl Kutoğlu'na Avusturya Cumhuriyet'i Devlet altın nişanı verildi. Eşim Yusuf Parisien çoraplarında personel müdürü iken onun babası da fabrikanın genel müdürüydü. O dönem Kutoğlu Viana'da eğitimdeydi. Ve Vakko, Beymen'e özel tasarımlar yapıyordu. Bir kere karşılaşmıştık. Son derece nazik ve sevimliydi. Sonrasında Münih moda haftasında en iyi genç tasarımcı ödülünü kazandığını duyduk. Artık Avusturya'ya yerleşmişti. Zaman zaman basında haberlerini okuyorduk. Geçen hafta aldığı son ödülde beni çok duygulandırdı. Osmanlı çizgilerini kendi tasarımlarına taşımış ve Türkiye'yi tüm dünyaya tanıtmış. Bütün bunlar kendisini dünya modacısı yapmış. Türkiye'ye olan katkısını da yatsımamak lazım. Fakat bizim yetkililer hala uyuyor. O, bu çabalarından dolayı henüz bir ödüle layık görülmemiş. Çok yazık diyorum.Bu değerlere sahip çıkma zamanı gelmedi mi ?