Translate

31 Ekim 2013 Perşembe

Styling



Son yılların en çok reyting gören mesleği. Tıpkı benim gençlik yıllarımda pıtırık gibi açılan butikler gibi. O dönemin en trendy işlerinden biriydi. Kocalarından aldıkları sermaye ile açılan butikler ve 2,3 sene sonra yaşanan hayal kırıklığı. Yurt dışından getirilen mallar veya ufak bir imalat ile hayata geçen nice işyerleri. Onca sene sonra bunlardan geriye kalan iki elin parmaklarını geçmez. Şimdilerde de bu styling işi birçok gencin hayali. Styling başkalarını giydiren kişiye denir. Reklam, katalog, dizi, film gibi yapımlarda olmazsa olmazlardandır. Stil giyinen, modayı yakından takip eden birçok kişi bu işi yapabileceklerini zanneder. Oysa işin rengi bu denli kolay değildir. Başkasını giydirmek kendinizi giydirmek kadar kolay olmaz. Başkasının vücut yapısını bilmek, rengine, konumuna,statüsüne göre kıyafet seçmek bayağı zordur. Alınan eğitimlerin dışında çok iyi gözlemci olmak ve çok seyahat etmek gerekir. Ayrıca bu işi yapmak isteyenlerin empati kurma özelliğinin çok gelişmiş olması lazım. Katalog çekimlerinin dışında film, dizi gibi hayatın içindeki olayları kıyafetle pekiştirmek detaylı iştir. Bu işi çok iyi yapanların yanında çok kötü yapanlarda piyasada mevcut. Ofis ortamında geçen bir sahnede oyuncu için seçilen dekolteli kıyafetleri zaman zaman ekranda görmüyor değiliz. Herşey de olduğu gibi bu konuda da çok yol almamız lazım. Zaman içinde kötü olanlar elenip gidecek, iyi olanlar baki kalacak. Genç stylingçilere başarılar diliyoruz.




30 Ekim 2013 Çarşamba

FashionVictim





Geçen gün butiğe gelen bir müşterimizin arkadaşı için o bir 'FashionVictim' yorumunu yaptığında bu kelime bayağı kafama takıldı. O gittikten sonra hazreti Google ziyaret ettim. Bu kelimenin sözlük anlamı moda kurbanı son trendleri tarzına uygun olup olmadığına bakmadan alan marka düşkünlerine verilen admış. Birden müşterimin arkadaşını göz önüne getirdim. Bu terim o kişi için cuk oturmuştu. Çağımızda böylesi insanlara rastlamak çok mümkün. Sadece moda diye kendine yakışmayan kıyafetleri giymesi, düzgün kombin edememesi, absürt görünmelerine rağmen özgüvenlerinin çok yukarıda olmasını çözemiyoruz.  Başkalarının dikte ettiği trendlerle buluşması aldığı ürünlerin pahalı ve marka olması bu tipler için kaçınılmaz. Oysa aynı kalitede belki de daha iyisi noname ürünler bulunabilir. Belkide kendilerine daha yakışan ürünlere rastlayabilirler. Ancak onlar dışarıdan aldıkları komut üzerine kıyafetlerini belirledikleri için başka taraflara bakmak akıllarına bile gelmez. Kendi kişilikleri gelişmemiş, gustoları olgunlaşmadığı için tescilli markalarda dolanıp dururlar. Ve reklamların kurbanıdırlar. Moda kendi içinde birçok tarzı barındırır. Asıl olan onun içinde kendinize yakışanı bulmaktır. Yoksa FashionVictim oluverirsiniz.



29 Ekim 2013 Salı

Cumhuriyet Balosu




Her Cumhuriyet Bayram'ında eski komşumuz Müsteşar eşi Aynur ablayı hatırlarım. 1970'li yıllar benim henüz gençlik dönemlerim. Ve her Eylül ayında başlayan hummalı hazırlıklar. Çünkü Aynur Abla Cumhuriyet Balo'suna katılma hazırlıkları içindeydi.  Fransız küpür kumaşlar alınır, tüm  yabancı mecmualara bakılır, gündelikçi terziler ayarlanır ve hot couture edasıyla tuvaleti hazırlanırdı. Herkes  tarafından rahmetli annemin  bu konuda bilgili ve zevkli olduğunu bildiği  için, bu tip olaylarda hep ona danışılırdı. Tabii bende onun  peşinden giderdim. O yaşlarda evleneceğim adamın böyle bir mevkide olmasını ister, Cumhuriyet Balo'larında tuvalet giymeyi hayal ederdim. Aslında Aynur abla sade bir ev hanımı, ve vasat giyinenlerdendi. Ama Cumhuriyet Balolarında kapaktan çıkarcasına çok şık olurdu. Tabii tüm mahallenin çabasıyla. O dönemde her kentin şehir kulüplerinde Cumhuriyet Resopsiyonları yapılırdı. Alafranga danslar  edilir, şarkılar söylenirdi. Ertesi gününü iple beklerdik diğer misafirlerin ne giydiklerini, ne yaptıklarını, kimlerin katıldıkları merak konusuydu. Şimdilerde bu Resopsiyonlar nasıl oluyor bilmiyorum ama, benim her seferinde katıldığım sokak kutlamaları o havai fişeklerle o doğan sinerjiden çok keyif alıyorum. Çünkü koca olarak Müsteşarı bulamadım.


28 Ekim 2013 Pazartesi

Jürinin Böylesi


Bu Pazar sabahı plansız, programsız tatil gününün keyfini çıkartırcasına, televizyonunun kumandası elimde kanalları zaplarken birden Show Tv'de Moda Takip programına takıldım. 4 jüriden oluşan bu program meğerse 1 aydır yayındaymış Cumartesi ve Pazar günleri 14:30'da bilmeyenlere duyurulur. Jürileri eski manken tasarımcı modelist İvana Sert, genç tasarımcı İlker Bilgi, styling Ceylan Atınç birde Sema Çelebi namı diyar ıstakozcu. Ve bu yarışmadaki yerini bir türlü anlayamadım. Sosyeteden bilinirliği kesinde modayla olan ilişkisini çözemedim. Sadece cemiyet kadını olmak moda hakkında söz sahibi olmak anlamınamı geliyor. O.D.T.Ü mezunu İşletmeci ıstakoz ithal eden ve Bebek'te ıstakoz dükkanı olan bir çok yarışmalarda kendisini bolca gördüğümüz medyatik bir hatun. Kendi dediği gibi daha evvel giydiği kıyafetleri göz önüne alırsak rüküşün önde gideni. Ama moda programının jürisi. Her meslekte olduğu gibi moda da kendi içinde bilgi ve deneyim ister. O genç tasarımcı İlker Bey boşunamı okudu. Ceylan hanım stylig yapmak için boşamı zaman harcadı diye sorarlar ?. Medyatik olmak başka ki bunu Sema Çelebi çok iyi beceriyor. Ama moda programında jüri seviyesinde oturmak ayrı bir konu olsa gerek. Ben bunu çözemedim çözen varsa söylesin.




25 Ekim 2013 Cuma

Geniş Omuzlar



Butiklerin sezon çalışmaları kısım kısım olur. Önce Sonbahar'da giyilecek pardesü, ceketler hazırlanır. Sonra daha uzun kollu ve biraz daha kalın giysiler gelir. En sonda kalın kazak ve paltalolar raflarda yerini alır. Bizde tüm çalışmalarımızı bu programa göre ayarlarız. Şuanda 3. kısım olan kalın kazak ve paltalora sıra geldi. Onlarda önümüzdeki hafta tamamlanmış olur. Palto modellerini seçtiğimde paltoların renkli olması bilhassa pembe tonlu olması çok revaçta. Bu yılın trendlerinden  geniş omuzlu palto ve kabanlar başı çekiyor. Kendinden iki beden büyük görüntüleriyle de çok trendy gözüküyor. Ve genelde de kaşmir kumaşlar kullanılıyor. Kaliteli kaşmir kumaşların renkleri de çok güzel ve doğal duruyor. Gelecek hafta raflarda yerini alacak olan palto ve kaban renkleri çok güzel. Ve bu kışın kasvetli günlerinde içimizi açacağa benziyor. Havalar soğuduğunda kabanlarımız hazır.





24 Ekim 2013 Perşembe

Yine Heryerde Siyah Beyaz


Siyah, beyaz kombinin ölumsüzlüğü hepimizin malumudur. Çok renk, çok seçenekte olsa yine elimiz en çok siyah, beyaz kombinine gider. Kafamız karışık, seçimlerimiz kısıtlı. Keyfimiz yokken giyeriz siyah bir alt, üstüne beyaz gömlek veya kazakla hem şık dururuz, hem de gösterişli. Son Fashion Week haftasında da görüldüğü gibi Ayhan Yetgin, Hakan Akkaya, Tuvana Büyükçınar gibi ünlü tasarımcılarda koleksiyonlarında siyah, beyaz kombinlerini fazlaca kullandılar. Geçen gece de Cemil İpekçi'nin CNN'deki röportajında bu ara renk seçimlerinde zorlandığını  siyah beyaz kombinin daha çok çalıştığından bahsetti. Bu durumda Beşiktaş futbol takımını tutanlar kendilerine pay çıkartıyorlar. Kendi renklerinin en çok tercih edilen arasında görmeleri onları gururlandırıyor. Sözün kısasına gelirsek bu kombin hangi sebepten seçilirse seçilsin asla modası geçmez. Ve tüm zamanlar içinde geçerlidir.






23 Ekim 2013 Çarşamba

Ekrunun Duruşu


Fukaranın düşkünü, beyaz giyer kış günü değiminin artık geçerliliği kalmadı. Dünyaca ünlü tasarımcılar el birliği yaparcasına bu değimi yürürlükten kaldırdılar. İsabel Marant, Valentino ve Celine gibi tasarımcılar koleksiyonlarının büyük bir kısmını ekru renkte hazırladılar. Kışın ekru bir kaban, kaşe pantalon, güzel kemik kazak veya tunik, şık kemik bir elbisenin duruşu da bir başka olur. Kemik botlar  veya çizmeler  kıyafetinizi renklendirir. Tabi ki zevkler ve renkler tartışılmaz.Kış aylarında en çok sevdiğim renklerdendir. Hele bizim Türk insanına çok yakışır. Genelde esmer olan halkımıza toprak renklerinden ziyade kemik renginin  daha güzel durduğu aşikardır. Şimdi gardrobunuz da kemik rengine yer verme zamanı.




22 Ekim 2013 Salı

Sanat Güneşimiz





Bodrum ! Tatil denilince ilk akla gelen beldemizdir. Havası, denizi, eğlencesiyle başı çeker. Bizde çok değişik olarak Bayram tatilimizi orada geçirmeye karar verdik. Ve Bardakçı koyunda ki Mavi Kumsal otelde yerimizi ayırttık. Bardakçı Koyu bilindiği gibi rahmetli sanat güneşimiz Zeki Müren'le ünlenen bir koy. Eh oraya kadar gitmişken de Zeki Müren sanat evini görmeden olmazdı. Müze olarak yapılmış bu ev Halikarnas'ın karşı sokağında. Bu müstakil evin içine girdiğinizde onun şarkıları ile karşılanıyorsunuz. Ve o mistik havayı içinizde hissediyorsunuz. İçeri de bir sürü ona ait resimler,gazete, mecmua makaleleri ile donatılmış iki katlı bir ev. Tabi beni her zaman ki gibi cezbeden kıyafetleri oldu. Neredeyse yarım asır gerisinden takip edilmiş moda anlayışını gösterişli sahne kostümleri, pullar, payetler platformlu ayakkabılar göze çarpıyordu. En çok tüm bu ürünlerin kaliteleri ile  hakiki deri ayakkabıların işçiliği ilgimi çekti. Birden, gelecek nesillere iz bırakmak estetik anlayışının fazla olmasından geçiyor diye düşündüm. Zeki Müren'i sanat güneşi yapan elbette ki kusursuz sesi, inanılmaz düzgün Türkçe'siydi. Fakat aynı zamanda estetik anlayışıyla kendine yaptığı görsel yatırımlar bu kalıcılığını destekliyor. Zeki Müren denildiğinde sesinin güzelliğinin yanında ihtişamı, sıra dışı olmayı, ve baş kaldırılışı akla getirir. İyi ki vardın, iyi ki Türk insanı senin sesini dinledi. Sen her zaman bizim sanat güneşimiz olarak kalacaksın.













21 Ekim 2013 Pazartesi

Tatil Dönüşü Curcuna



Uzun bir bayram tatilinden sonra bugün iş başı yaptık. Ama hepimiz sersem sepet halinde nerden başlayacağımızı bilmez durumdayken yapılacak bir sürü işin listesi bizi bekliyor. Vitrin yapılması, mesajların çekilmesi, on-line sitemizdeki siparişleri takip etmek. 1 haftadır görmediğimiz dükkan komşularımızın hal hatırlarını sormak, müdavim dost ve müşterilerin yavaş yavaş dükkana damlamaları, tatil dönüşü arayanlar tam bir curcuna. Bizim için 1 hafta butiğin kapanması çok olası değil. Ama bu yıl ki bayram tatili böyle oldu. Dönenlerin yaşadıkları maceralar bitecek gibi değildi. Laf lafı açıyor, muhabbetten  geçilmiyor işler kalıyor. Birden ne kadar özlediğimi fark ettim. Bazen tatil dönüşleri de keyifli oluyormuş diye düşündüm. İşte işini seviyorsan, insanları seviyorsan, dostlarını seviyorsan bütün bunlar insana keyif veriyor. Bende bazen bu curcunayı sevdiğimi düşünüyorum. Hoş sevmeden bütün bunlar olmaz.





14 Ekim 2013 Pazartesi

Dünden Bugüne Gelen Miraslar



Önümüzde uzun bir bayram tatili var. Çoğumuzun programları hazır, hazırlıklar bitti. Yarından başlamak üzere insanların üstünde göreceğimiz yeni sezonun tüm trendleri sokağa dökülecek. Böylece de bu yılın hangi moda akımının daha fazla sevileceğini önümüzdeki bayram günlerinde sokak modasından anlayacağız. Bayramda yeni birşey giymek adettendir. Bilhassa çocuklarımıza giydireceğimiz yeni kıyafetler onları mutlu edeceği gibi görevini yapmış ebeveynler gibi bizi de çok mutlu eder. Bizden sonraki nesile gelenek, göreneklerimizi öğretmek onları yaşatmak görevimiz olmalı. Çocukluklarında  öğrendikleri bu gelenekleri de gün gelecek onlar da çocuklarına öğretecek. İşte toplumları ayakta tutan onları birleştiren bu olgulardır. Gelecek nesile bırakacağımız en büyük mirastır.




11 Ekim 2013 Cuma

Rağbet Derilerde



Geçen hafta İstanbul'da dondurucu havalar aniden bastırınca hepimiz ne giyeceğimizi hesaplayamadık. Sonbaharı yaşayacağız derken birden kış geliverdi. Kaloriferler ve kombiler yandı. Yağmurla gelen soğuk havalara adapte olmamız zordu. Butiğe her gelen deri mont ve  kabanlara saldırıyordu. Malum deriler yılın son trendi olunca herkesin talebi o yöndeydi. Havaların azizliği herkesin modayı daha yakından takip etmesine yaradı. On-line sitemizde de yer alan montlarımızın modellerini ve kalitesini herkes çok beğeniyor. Değişik renklerdeki bu mont ve kabanlar hakiki deri olunca bir başka oluyor. Eh ödeme kolaylığı da var. Satın alınması zor olmuyor. Stilinizi tamamlayan dış giyim parçalarında alternatifler çok. Ama bugünlerde deriler başı çekiyor. Bakalım gelecek günlerde ne başı çekecek, yaşayarak göreceğiz inşallah.