Translate

30 Nisan 2012 Pazartesi

Tüketici Hakları

Endüstrileşmenin,global ekonominin kısaca gelişmenin bize getirdiği en iyi şey Tüketici Hakları konusunda bilinçlenmemizdir.Kanunlar ile belirlenmiş bu haklar birgün herkese lazım olur,çünkü hepimiz birer tüketiciyiz.Ancak bazı aklıevveller bu hakları kendilerine yontar oldular.Bugün haftabaşı olması nedeniyle yapılacak işlerin programını hazırlar iken içeri bir bayan girdi,karşılıklı günaydınlaştık,bir problemi olduğunu söyledi ve arkası geldi.Üç sene evvel bizden aldığı bir pantalonu çok severek kullandığını,kalıbını çok beğendiği için üstünden çıkarmadığını söyledi.Ancak üç sene geçtikten sonra pantalonun bacak arasının tüylendiğini,bu durumu imalatçı firmaya bildirmemizi ve mümkün ise değiştirmemizi istedi.40'lı yaşlarda topluca görünümlü bu bayana ilk önce nasıl bir cevap vermem gerektiğini saptayamadım.Sonra en sakin halimle ''Sizce bir pantalonun dayanma süresi ne olmalıdır?diye sordum.O hala pantalonun neden tüylendiğine takılı durumda...Üstünden üç sene geçmiş,üstelik biraz toplu olduğu için sürtünmeden ötürü daha fazla yıprandığını ve bir pantalonun dayanıklı tüketim malı olmadığını anlatmaya çalıştım.Bu şikayetlerin sürelerinin kanunen saptandığını söyledim.Şaşkın bir şekilde suratıma baktı ve''Süresi mi var?dedi.Çok üzülmüştü,kendince üç sene evvel ucuzluktan aldığı pantalonu değiştireceğini ve yeni bir pantalona sahip olacağını hayal ediyordu.Evet,biz Yıldız Butik olarak kaliteli mal satmayı ilke edindik,otuzbir sene boyunca kalitemizden ödün vermedik,ucuz mal alacak kadar zengin değiliz dedikde hiçbir kumaşın üç sene boyunca hergün kullanılarak hiçbirşey olmayacağını söylemedik.El insaf diyorum,başka da birşey demiyorum.

26 Nisan 2012 Perşembe

Mağazada sızanlar



Dün akşam Okan Bayülgen'in programında mağazalarda sızan insan manzaraları beni çok güldürdü. Gerçi bizim, ender de olsa yaşadığımız bir olaydır ama dışarıdan bakıldığı zaman daha komik görünüyor. İnsanların alışveriş sırasında yaşadıkları gel git'ler, kararsızlıklar herhalde beyindeki uyku merkezini uyarıyor. Ve istem dışı kendilerinden geçiyorlar. Geçenlerde aynı olay resimde görüldüğü gibi bizim bir arkadaşın başına geldi. Böyle bir resim toplama faaliyetinden haberim olsaydı, bizim dükkandan bayağı malzeme çıkardı. Kısaca anlayacağınız gibi, uyku geliyorum demez, bir bakmışsın rüyalara dalmışsın. Sakın benim başıma gelmez demeyin.

25 Nisan 2012 Çarşamba

Fransa'daki Sergi

Marka olmak, markalaşmak böyle bir şey herhalde. Bugün Fransa'daki bir sergiden bahsedeceğim. Bu sergi Louis Vuitton'un 1854'ten günümüze kadar gelen modellerini teşhir ettiği bir sergi. Marka'nın ilk yıllarından endüstrileşme çabası, sonra nasıl globalleştiğini ve teknolojik ilerlemeleri sergiliyor. Tabii en önemlisi de yenilikçi tavrı ile risk severliğini vurgulayan bir görsel. Sergi Louvres Müzesinin hemen yanında iki kattan oluşuyormuş. 9 Mart'ta başlamış, 12 Eylül'e kadar sürecekmiş. Marc Jacobs ile beraber yaptıkları bu çalışma moda adına gerçekten görülmeye değer. Yaklaşık 150 seneden beri süren bu serüveni böylesi sergilemek her babayiğit'in harcı değil. Taşı delmek damlaların sürekliliği ile olur. İşte markaların oluşması ve sağlam temellere oturması için, bu tarz büyük isimlerden örnek alarak yolumuza devam etmemiz gerekir. Temennimiz, Türk markalarının da böylesi markalaşması dileği ile... Amaç konuşan değil, konuşulan olmak...

20 Nisan 2012 Cuma

Fisto



Yaz gelince fistolar ayağa kalktı. Genelde romantik tarzları simgeleyen bu aksesuarlar, yaz dönemlerinde ortaya çıkarlar. Bence iyi de yaparlar, modanın vazgeçilmez stilidir. Eski dönemleri hatırlatırlar. Bilhassa bu yaz döneminde bebe yakalarda kullanılan fistolar bize nostaljiyi yaşatıyor. Ayrıca etek uçlarında, bluzların ön kısımında da çok görülmekte.


19 Nisan 2012 Perşembe

Pijamalar Gezintide (;


Hepimiz yazın gelmesini özlemle bekliyorsak da, fırtınalar ve yağmurlar buna müsade etmiyor. Arada sırada göz kırpan güneş olmasa kışın bittiğini anlayamayacağız. Yine de bütün bunlar ne modacıları, ne de bunu uygulayanları durdurmuyor. İşte şimdilerde en trendy giysiler pijamalar. Sokağa taşınan yeni bir stil. Anlayacağınız sabah yataktan kalkıyorsunuz üstünüzü değişmenize gerek yok. Öylece atın kendinizi sokağa olsun bitsin.
'Bunlar şaşırmış galiba', çılgınlıkları tükenmek bilmiyor. Gerçi pijama tarzı bol paça pantalonlar yaz sıcağında çok rahat olan giysiler. Tabi bunları doğru kombinlersek. Ancak tam bir pijama modeli ve deseniyle nasıl sokağa çıkılır bilmem.
Allah herkese akıl versin diyorum başkada birşey demiyorum (;

18 Nisan 2012 Çarşamba

James Bond Yapacağını Yaptı






Dün tedarikçi firma siparişlerimizin geldiğini haber verdi. Ve bugün de Tahtakale yolu göründü. Gayrettepe'den Eminönü'e gitmek trafiğin yoğunluğu dışında problem yoktu. Fakat Eminön'e geldikten sonra kabus başladı. Bütün yaya yolları kapanmış, her yerde polis ve korumalar, demir perdelerle çevrilmiş yollar. Mısır Çarşısına gitmem Unkapanı üzerinden olmuştu. Belirsizlik içinde taban vay halim ...
Nihayet Mısır Çarşısına vardım. Bu kaosu sorduğumda James Bond filmi çekiliyor dediler. Oysa ben basında Kapalı Çarşıda çekileceğini okumuştum. Meğerse Mısır Çarşısının çevresindeymiş. Demir perdenin içinde en fazla on oyuncu , dışında ise onlarca ambulans, itfaiye, polis aracı birde yetmezmiş gibi binlerce koruma ve polis. Meydan, ara yollar her taraf kapanmıştı. Mağdur olan esnafa gereken parayı vereceklermiş, iyi güzel de mağdur olan halk ne yapacak. Hala tatil gününde niye çekilmediğini anlayamadım ! İş yerime dönmek için sinir katsayım top yapmış şekilde araba ararken karşıma ''çıkan korumalar buradan geçemezsiniz'' ''öbür taraftan ''burası yasak'', ''burası kapalı'' dediklerinde ''ben artık avaz avaz'' ''iyi güzelde ben nasıl arabaya bineceğim kardeşim'' sorusuna cevap veremediler. Halkin bu kadar mağdur edilmesini, iş günü içinde böylesi keyfi bir uygulamayı anlayamıyorum. Tabi bu izini kimin verdiğinide.
Siz siz olun bugünler de oralarda gezinmeyin..



17 Nisan 2012 Salı

Dövmeler






Geçenlerde alışverişe gelen bir arkadaşımın cici kızı, sırtı ve kolu açık elbise modellerimizi görmek istedi. Ben de "Niye ısrarla sırt dekoltesi" diye sorduğumda yaptırdığı dövmeleri gösterdi. İlk önce kolundakini,sonra sırtındakini en sonunda göbeğindekini...
Hayretler içinde kaldım. "Biri yetmiyor mu?" diye sorduğumda iki tane daha yaptıracağını söyledi. "Oha!" demem istem dışıydı. Bazılarında gördüğüm güzel dövmeler çok hoşuma gidiyor. Ancak bu vücudun her harafında olursa ne kadar güzel olur bilemem. Bazıları da yaptırmaya başlayınca devamı geldiğini söylüyor. Bunun nasıl bir şey olduğunu ben bu yaşımda pek anlayamıyorum. Ama ben yine de az olan şeylerin daha güzel olduğu kanaatindeyim. Bunları yaptırmak çok zahmetli ve ağrılı, aynı zamanda sıhhat açısından riskli. Güzel olmak adına bir tanesi kabul edilebilir ancak, onlarcasına "hayır" bence. Zaman içinde zevklerimizin ve beklentilerimizin değişeceğini de düşünürsek bunlardan vazgeçmemizin zorluğunu da hesaba katmak lazım. Onun için bunları yaptırmadan önce iki kere düşünmemiz gerektiğini savunanlardanım.
Moda değişken bir olgudur, oysa stil daimidir.

16 Nisan 2012 Pazartesi

Titanic



15 Nisan 1912 Titanic faciasının 100. yılı. Batan bu gemiyi anlatan bir çok filmleri ve şarkıları unutmamız mümkün değil. 2000 civarında insanın acısı uzun süre yüreğimizi sızlattı. O dönemde kurtulan 700 kişinin anlattıkları çok etkileyiciydi. İçinde aşklar yaşanan o dönemin sosyo ekonomik olaylarını anlatan, bu muhteşem geminin hikayesini yaşatmak adına İrlanda'da bir geminin balo salonunda o günleri canlandırmaya çalışılıyorlarmış.
Davetlilerin içinde o günkü yolcuların torunlarıda varmış. Tek şartlarıda gelen misafirlerin o dönemin kıyafetlerini giymeleriymiş. O gecenin şıklığını ve görkemini tahmin edemiyorum. Yine de böyle bir faciayı bir daha yaşamamak umudu ile ...!


13 Nisan 2012 Cuma

Denim




Bilindiği gibi Denim, kot kumaşına verilen addır. Hepimizin fazlasıyla sahip olduğumuz kotlarımız bu kumaştan yapılır. İlk kez Fransa'da üretilen bu çok atkılı pamuktan yapılmış sağlam kumaş Amerika'da yerini buldu. Levi's ile ününe ün kattı. Altın arayıcı işçiler için tasarlanmış olan bu sağlam kumaş bu güne kadar değişik modellerle gardrobumuzda taht kurmuştur. Hepimizin en çok kullandığı ürünlerdendir. Bu vazgeçemediğimiz kot kumaşı bugünlerde değişime uğradı. Amerikada Ali Fatourecli adlı tasarımcı ipek, spandex karışımı Denim görünümünde yeni bir kumaş üretti. Yeni bir teknikle üretilen kumaşın adı Genetik Denim'miş. Artık kot kumaşlarımız daha hafif, daha esnek, yumuşacık olacakmış. Tabii içinde ipek olduğu için klasik kot kumaşlarından daha pahalı olacağı kesin. Olsun, bizi daha rahat hissettirecekse, değer. İpek karışımı kotlara hazır olun.

12 Nisan 2012 Perşembe

Pişti Olmak

Moda haberleri, trendler, tasarımlar biz kadınların her daim ilgisini çeken konulardır. Daha önemlisi ise, beğendiğimiz sanatçıların üzerinde gördüğümüz trend giysileri kendimize adapde etmeye çalışır, hatta satın alırız.
Yalnız bu herzaman başarılı olmaz. Çünkü sanatçının giydiği kıyafet kendi vücut diliyle bütünleşir. Kişiliğini, tarzını hatta ruhunu yansıtır. İşte bütün bu olguların varlığı bizim onun giydiğine aşık olmamızı sağlar. Yukarıda görüldüğü gibi Mila Cunis ve Kate Upton tasarımcı Lanvin'in 2012 koleksiyonundan aynı elbiseyi alırlar. Ayrı ayrı yerlerde giymiş olsalar bile kırmızının dışında farklı durmasının sebebi, kendi tarzlarıyla bütünleşmiş olmalarıdır. İşin içine kendi auoralarıda girince farklı durmuş tabi. İşte böylece bazı hanımların pişti olma korkusunu azaltıyor bence. Aynı kıyafet herkesde ayrı ayrı durur ve farklı taşınır.
Sözün kısası fark kendimizde saklıdır.

11 Nisan 2012 Çarşamba

Yeni Trendler



1990'lı yılların trendleri geri geldi. O dönemin en popüler kıyafetleri göbek açık bluzlar ve platformlu spor ayakkabılar. Şimdilerde Versace, Emmilio Pucci, Dolce And Gabbana, Alexander Wang gibi ünlü tasarımcıların son modellerinde bunlar yer alıyor. Moda tutkunu ünlü yıldızlar Katy Perry, Lana Delry ve Rihanna bu modelleri giymeye başlamışlar bile. Herhalde kendi ülkelerinde hava sıcak olacak ki bu kıyafetleri giyebiliyorlar. İstanbul'un bugün ki havası buna müsade etmiyor. Yoksa bizim yıldızlarımızında bu modellerden geri kalacağından şüphem yok.

Havalar trendlerinize mani olmasın (;

10 Nisan 2012 Salı

Renk Çılgınlığı



Geçtiğimiz Pazar güneş kendisini göstermiş, havanın ısısı 22 derecelerdeydi. Bu güzel günün keyfini çıkartalım dedik, Boğaz'a inmeye karar verdik. Rahat ayakkabılarımı giyerek Bebek Kuruçeşme arası deniz kenarında yürüyüş yaparız düşüncesi ile yola koyulduk. Koyulmaz olaydık...Bebek'e ulaşmak kabus gibiydi. Trafiğin keşmekeşliği insanı sokağa çıktığına pişman ediyordu. Neyse uzun çabalardan sonra vardık. Gene de açık hava, güneş ve iyot kokusu bu sıkıntıları unutturdu. Çok kalabalıktı. Herkes bu güzel havanın tadını çıkartıyor gibiydi. Ayrıca herkesin üstündeki yeni sezon kıyafetler ortalığı şenlendiriyordu. En göze çarpan şey de pantalonların renkli olmasıydı. Turuncu, sarı, yeşil renk renk pantalonları giyen genç kızların ayaklarında da renkli babetler göz alıyordu. İşte sokak modası dediğimiz olgu yavaş yavaş kendini göstermeye başladı. Moda olan şeyler sokağa taşındığında, o trendlerin benimsendiğini gösterir. Daha evvel de yazdığım gibi, bu yaz çok renkli geçeceğe benziyor. Şimdiden bu kadar renklendiysek, yazın nasıl olacağını düşünemiyorum. Herkese bol renkli günler...

9 Nisan 2012 Pazartesi

Kaybolan Değerler






Televizyondaki dizi furyasına yetişmek mümkün değil. Bir sürü kanal ve onlar için çekilmiş binlerce yapıt. Beğenilenler devam ediyor, diğerleri çöpe. Kuşkusuz her birinde ayrı ayrı emekler yatıyor. Senaryonun yeterince ilgi çekmemesi, inandırıcı olmaması ile ilişkilidir. Mesela ben İkinci Bahar dizisindeki keyfi senelerce başka diziden alamamıştım. Dizinin senaryasonun içtenliği ayrıca oyuncuların üstün performansları çok etkileyiciydi. İşte, her şey eksiksiz ve doğru yapıldığında ortaya unutulmayanlar çıkıyor. Meral Okay'ın yazdığı bu senaryonun başarısı senelerce dillerden düşmedi. Bu sabah kalktığımda onun ölüm haberi beni çok üzdü. Birbirinden güzel dizilere, filmlere imza atmış ayrıca oyunculuk başarısını ispatlamış bir kişilikti.
53 yaşında hayata veda etmesi sanat camiasını çok üzdü. Senelerce yaptığı yapıtlardaki doğru tespitler, inandırıcılığı, uslubu bizi televizyon karşısına kilitlemeyi başardı. Bu kanser illeti onu bizden aldı. Şimdi onun bıraktığı eserlerle avunacağız. Unutulmaz yapıtlarıyla onu unutmak mümkün değil. Bu kayan yıldızımıza Allahtan rahmet diliyoruz.

6 Nisan 2012 Cuma

Nerde O Eski Günler




"Mutluluk gençlikte beklenmedik şeylerde, yaşlılıkta ise alışkanlıklarda aranır." P.Courty. Yukarıdaki deyişi bu yaşlarda daha iyi anlar gibiyim. Yeni teknolojilere adapte olmak ve sahip olduğumuz değerlerin değişmesi bizler için ne kadar zorsa, gençler için yaşamın vazgeçilmezleri. Hepimiz kendi ailelerimizin gelenek ve görenekleri ile dünyayı tanımaya başladık. İlk önce onların öğretileri ile beslendik, sonra okul, çevre ve toplum faktörleri yaşamımızı belirler oldu. Yaşadığımız ilkler heyecanlarımızdı. Hele bayram günleri yaşadıklarımızın tadı bambaşka idi. O zamanlar bu ritüellerin uygulanan tarafındaydık, seneler geçti, şimdi biz uygular olduk. Ancak şimdiki gençlerle eski jenerasyonun arasında neredeyse uçurumlar açıldı. Bizler için ailelerimizin doğruları bizim doğrularımız idi. Şimdiki gençler de doğruları sorgular oldular. Fındık kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş misali. Yani anlayacağınız, bu yaşlarda gördüklerimizi yapmak ve paylaşmak bizi ayrıca mutlu ediyor. "Allah kimseyi gördüğünden ayırmasın" deyimi daha anlamlı geliyor. Bu olgunluk döneminde yaşam dışarıdan böyle gözüküyor...

5 Nisan 2012 Perşembe

Bitmeyen Tempo




Daha evvel de bahsettiğim gibi, butiğimiz kurumsal şirketlerin ve bankaların yakınında. Çalışanları sabahın erken saatlerinde servislerden inerler, semt büfelerinde kahvaltı yaparlar. 8:30 da da iş başı. Öğlen ise, bir saatlik süre içinde yemeklerini yemeye çalışırlar. Yemekten arta kalan zamanlarında da diğer ihtiyaçlarını da karşılamaya çalışarak alel acele iş yerlerine geri dönerler. Akşam ise, onlardan bir saat evvel gelen ve trafiği berbat eden servislerine yetişmeye çalışırlar. Böyle geçer haftanın 5 günü. Aslında onlar şanslıdır, çünkü böyle bir işi bulamayan bir sürü genç varken şikayet etmeye hakları yoktur.
Geçen gün, sipariş ettiği bluzun geldiğini haber vermek için aradığım müşteriye ulaşamadım. Çünkü her aradığımda toplantıda idi. Bu kadar toplantının yapıldığı iş yerlerindeki aldıkları kararları ne zaman hayata geçirdiklerini de pek anlayamıyorum. Sonra çareyi ona mesaj çekmekte buldum. Siparişini almaya geldiği zaman bunları onunla paylaştığımda güldü , ''doğru tespit'' dedi.
Bu işler bazılarına göre monotonluğun ötesi. Bazılarına görede istikrarlı bir hayat.

Yaptığınız işte mutlu olmanız dileğiyle ...

4 Nisan 2012 Çarşamba

Çiçek Desenler

Bazılarımız renkli giyimlerden, bazılarımız sadelikten hoşlanır. Bu sene öyle görünüyor ki sade giyinenlerin pek fazla şansı yok. Bu yıl çok renkli, bilhassa da çiçekli motifler önde. Baharı hatırlatan, hareketliliğin ve canlılığın simgesi olan bu çiçek desenlerinden hoşlanan çoktur. Herkesin üstünde gördüğünüzde de sıtkınız sıyrılır. Ancak iyi mağazalardan aldığımız bir giyside bulunan bu desenlerin ayağa düşme olasılığını unutmamak lazım. Bunların kalıpları yapılır, kumaşlara basılır. Hakiki ipekğe veya çok ucuz kumaşa da basılabilir. Görüntü her ne kadar aynı olsa da, tabii ki kaliteli kumaşın duruşu farklıdır. Ancak çok görünen bu figürler gözü yorar. Bunun önüne geçmek çok zordur. Çünkü bu desenleri kopyalamak kolaydır. Keşke herkes kendi çizgisini ve desenini yaratsa sonra patentlese bu kopyacılıktan uzaklaşsak ne iyi olurdu. Herkes daha fazla desenli giymekten kaçmazdı.
Gene de herkese iyi alışverişler...

3 Nisan 2012 Salı

İnsan Profilleri ...

Ben ve Elif önümüzdeki günlerde açılacak olan yeni sitemizin çalışmaları için bilgisayarlara gömülü vaziyette iken içeri kırk yaşlarında, orta boylu zayıf bir bayan girdi. Yüzü sirke satıyordu adeta. Kalktım, yardımcı olalım dedim. Asık suratı ilşe “Ben bakarım” dedi. Uzun bir süre kıyafetlere baktı, dükkanda çıt çıkmıyordu. Neden sonra siyah uzun kollu içlik istedi. Ben raf’a doğru yöneldim, kaç beden diye sorunca cevap aynen şöyleydi “Ben kaç bedene benziyorum, tabii ki bir beden” dedi. Ben içimden “Ya sabır” diyerek istediği içliği verdim. Paketi aldı, ne bir teşekkür ne bir allahaısmarladık demeden gitti. Halk dilinde böylelerine “b..k’u ile kavga eden” denir. Yine biz bilgisayarlara gömülmüşken, bu sefer içeri güleryüzlü bir bayan girdi. Vitrindeki elbiseyi çok beğendiğini, gençliğinde böyle bir elbisesi olduğundan bahsetti. Ve sonra aldı szı eline, anasını, danasını, kalan miraslarını, kardeşini anlatıyor da anlatıyordu. Hiç susmuyordu. Sonuç, kaldığı bir saat içinde bütün hayatını öğrenmiştik. Onun hayatı bizi ne ilgilendiriyorsa… Gördüğünüz gibi iki ayrı müşteri profili . Ne ilk’i ne de böylesi… İlk’i, bütün nezaket kurallarını hiçe sayan a- sosyal kişilik, bu da sosyalliğin patlamışı. Tüm özelini hiç tanımadığı insanlarla paylaşmadaki rahatlığına diyecek yok doğrusu. Bu kişilerin dışarıdan bir göz ile kendilerini seyretmelerini çok isterdim. Her şeyin kararında olması dileği ile…

2 Nisan 2012 Pazartesi

Mezuniyet

Üniversite giriş sınavlarının ilk'i dün yapıldı. Öğrenciler heyecanlı ve tedirgin, sabahın erken saatlerinde yollara koyuldular. Yeni başladıkları bu maratonda herkese başarılar dilerim. Gençler girecekleri sınavların streslerinin yanı sıra, mezuniyetlerinde ne giyeceklerinin kararsızlığını yaşıyorlar. Hak ettikleri kendi gecelerinde en şık ve en güzel olmak istemeleri çok doğal. Ama bazen bunu nasıl becereceklerini bilmiyorlar. Maddi durumu müsait olanlar moda evlerinden, daha orta halliler hazır konfeksiyon modellerinden kıyafetlerini seçecekler. O kadar genç ve tazeler ki, her nereden alırlarsa alsınlar gençlikleri hep galip gelecek. Bu tarz balolarda öğrenciler şuh ve seksi kıyafetlerden uzak durmalılar. Seçecekleri elbiseler, pastel tonlar ve romantik tarzlar olursa günün anlam ve önemine daha uygun olur. Bu genç yaşta masum görüntülerinden ödün vermemeliler. Yavaş yavaş mezuniyet için hazırlanmaya başlayan gençlere, bu tüyoların yardımcı olması dileği ile. Başarı her zaman onlarla olsun...