Translate

13 Şubat 2012 Pazartesi

Nerde O Aşklar ?



Sevgililer günü arefesindeyiz.Sevgililer sevgilerini en iyi nasıl ifade ederim derdindeler. Orjinal süprizi bulmak adına yarışıyorlar. Tabi sevgilisi olmayanlar bu konuda rahat, ama biraz da buruklar. Bizim gençlik yıllarımızda sevgililer günü furyası henüz Türkiye'ye gelmemişti. Bazen keşke bizim zamanımızda da olsaydı diye düşünüyorum. Gençliğimin verdiği heyecanla kim bilir neler yapabilirdim. Yalnız bu kadar tantanaya rağmen aşkların  eskisi gibi yaşanmadıklarını gözlemliyorum. Şimdilerde 1-2 günde flört etmeye başlanıyor  ve herşey anlık yaşanıyor.1 ayda da finish!. Bu kadar tutkuyla, çoşkuyla başlayan ilişkiye ne oluyor da bu kadar çabuk bitiyor anlayamıyorum. Aklıma lise son sınıfta iken (yaklaşık 40 sene evvel) arkadaşım Sevinç karşı apartmanda oturan Cem'le gözgöze gelebilmek için okul çıkışı koşa koşa eve giderdi.Bizimki camda, Cem balkonda 10 ay süren gözgöze muhabbeti. Bir keresinde Cem balkona çıkmaz oldu.Sevinç iki gözü iki çeşme ondan vazgeçtiğini düşünürken Cem zatüree olmuştu.Eh tabi kış günü balkonda durmanın sonu bu. Neden sonra flört etmeye başladılar. Bizim zamanımızdaki flörtler çay bahçesinde oturmalar, el ele dolaşmalar belki de arada masum bir öpücük.Bu süre çok uzun sürmezdi mahalle baskısı devreye girerdi. Onlar da kısa bir süre sonra isteme, nişan olayına girdiler.Ama bitmedi. Sevinç iki sene askerlik beklemişti. Şimdilerde iki çocukları 3 toruları var.İşte bizim dönemimizdeki aşklar dantel gibi işlenirdi .Hiçbir çıkar gütmeden yaşanırdı aşklar. Mutlak sadakat, olmazsa olmazlardandı  ve herşey ömür boyu düşünülürdü. Ozamanki sanatçılar bile genelde ilişkilerini uzun süre yaşardı.Şimdi başta sanatçılar gömlek  değiştirir gibi sevgili değiştiriyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil.Medya da bunu  bir güzel pompalıyor.Bunu trend olarak kabul eden gençler de aynısını yapıyor. Eskiden babası yaşında adamla flört edeni duymazdık bile. Velhasıl bu gibi olayları çok örneklendirebiliriz. Tabi ki değişim yaşamın içinde bir olgu. Biz de bu nesil olarak bu  değişime ayak uydurduğumuzu zannediyoruz. Ancak bunu haysiyetimizden, kişiliğimizden ödün vermeden yapmamız lazım. Fazla tüketmenin moda olduğu bu zamanda duygularımızı, aşklarımızı tüketmemek dileğiyle...

Hiç yorum yok: