Translate

17 Şubat 2012 Cuma

Blog Maceram :)




Yaşasın 37. bloğum. Genelde blok işi gençlerle daha çok örtüşüyor. İlgilendikleri dallar hakkında blog açıyorlar. Bazıları işini iyi yapıyor ve ciddi paralar kazanıyor. Benim serüvenim ise eski bir kaç tane müşterimizin İstanbul dışına taşınmaları ile başladı. Bize alıştıkları, tarzımızı ve kalitemizi bildikleri için bizi internet satışına teşvik ettiler. Biz de 30 senelik butiğimizi sanal ortama taşımaya karar verdik. Site hazırlandı, ürünlerimizi siteye yerleştirdik ama işin bir de reklam tarafı vardı. Bizim zamanımızda iyi ve kaliteli malların reklamı olmazdı. O zamanki anlayışla buna gerek de yoktu. Oysa şimdi reklamsız satış grafiğini yükseltmek mümkün değil. Ben de bir iki ajansla görüştüm, yapılacak bir kaç şeyin dışında blog da yazmam gerektiği söylendi. Ben, giyim kuşam, şimdiki değişiyle styling yapmayı çok iyi biliyorum da yazmayı nasıl becereceğimi bilemiyordum. Bir kaç bloğu inceledim, içinden geldiği gibi yazılan yazıları görünce rahatladım. Orada imla bozuklukları, cümle düşüklükleri gırlaydı. Eh, bende bu kadarını yapabilirim düşünsesiyle işe koyuldum. Sağolsun ajans bize blogger bir blog açmıştı. Bugün yarın derken yeni yılda yazmaya karar verdim. Akşamdan ne yazacağıma dair ufak tefek notlar alıyorum. Gündüz butikte asistanım Elif bilgisayara döküyor.Tabi onun yaşındakilerin hızına erişmek mümkün değil. Eski konulara takıldığımızda google görevini gören kocam Yusuf'uda unutmamak lazım, çünkü eskileri hatırlamakta üstüne yoktur. Bir de arkadaşım Zeynep var. O da imla hatalarını bulma canavarıdır :) Aslında çok eğlenceli oluyor. Fikir dalaşları, kahkahalar hepsi var. Yalnız geçen gün kızım Belin konuların amacından saptığını söyledi. Doğruydu belki. Çocukluğumda çok şık hatıra defterim vardı. Şimdilerde de var mı bilmiyorum. İlk önce anne, baba ve kardeşlere sayfa ayrılır sonra kuzenler ve arkadaşlar. Herkes bu sayfaya ufak şiirler, temenniler yazardı. Genelde "sepet sepet yumurta sakın beni unutma" diye biterdi. Sonra lise yıllarımda bir hevesle günlük tutmaya başladım ve sonra oda bitti. Kızım haklıydı aslında, modayla ilgili başladığım blog benim günlüğüm haline geldi. O gün ki duygularımı ve ilgimi çeken konuları yazmak istedim. Çünkü moda yalnız giyim, kuşam trendlerini yansıtmıyor bence. Gündem de olan haberler, olaylar da o dönemin modasını belirliyor. Belki de yaşımdan dolayı herşeyi bir bütün olarak algılıyorum. Geçen gece televizyonda seyrettiğim programda internet kullanıcılarını yaşa göre gruplandırmışlar. 40-50 yaş arası L-X grubunu oluşturuyormuş. 50 yaş üstünün ise sınıfı yok. 15'li yaşlarda televizyonla, 30'lu yaşlarda cep telefonuyla tanışan nesil olarak yine de iyi adapte olduğumuzu düşünüyorum.
Nice bloglara :)

Hiç yorum yok: